KORKU
“İnsanları harekete geçirmek için iki manivela vardır. Menfaat ve korku”
Böyle söylüyor Napolyon Bonapart.
Eh haksız da sayılmaz…
geldiğiniz günden beri bu ülkede kim sesini çıkarsa susturmak istediler.
Ve bu Gezi olaylarından beri zirve yapmış durumda…
Gezi’de korktunuz!
Çünkü kurmaya çalıştığınız baskılara boyun eğmediğimizi gördünüz.
Yıktınız, yaktınız, vurdunuz, öldürdünüz…
Susmadık, korkmadık, dimdik durduk!
Soma’da korktunuz!
Patronlar korunup kollanırken; ezilen, hakkı gaspedilen halkın sesi olduk,
Tekmelediniz, hor gördünüz, aşağıladınız…
Pes etmedik, adalet aramaya devam ettik!
Karadeniz’de HES’lere, Ege’de JES’lere karşı çıktık,
“Doğa Ölüyor” dedik;
Ne Havva Nine’nin çırpınışlarına aldırdınız, Ne Metin Lokumcu’nun hastalığına…
Ne de Kızılcaköy halkının sesine kulak verdiniz,
Şiddettin her türlüsünüz yaşattınız halka!!!
Kaz Dağları’na yürüdük!
Maden rantına sesiniz çıkmazken,
On binler yürüdü Kaz Dağlarına “Su ve Vicdan Nöbeti” başlattılar…
Cennetin bir köşesi saydığımız Kaz Dağları’nda talana geçit vermedik!
Köprüler, otoyollar ve havalimanları yapıyoruz dediniz,
“Çılgın Proje” dediniz ama,
Kuzey Ormanları’na kıyıp talan projeleri yaptınız…
Yetmedi;
İstemediğimiz halde yaptığınız otoyollardan, köprülerden,
Geçmesek de para ödedik!!!
Tüm bu çevre talanında çıkardığımız ses sizi o kadar korkuttu ki;
“Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) kapansın” diye imza kampanyası yaptınız…
Yetkilerini kısmaya kalktınız, her fırsatta kürsüden bağırıp çağırdınız…
Hak, Hukuk, Adalet aranmasından korktunuz!
“Çoklu Baro Sistemi istemiyoruz” dedi hukukçularımız,
Baro başkanlarımızı Ankara’ya sokmadınız, polislerle karşı karşıya getirdiniz.
Savunma kendini savunur hale geldi…
Evet, korku büyük, hem de çoookkk büyük,
Mezarlıktan geçerken çaldığınız ıslığın sesi ne kadar yüksekse,
Korkunuz da o kadar büyük demektir!!!
İktidarın küçük ortağı yine bangır bangır bağırıyor…
“Kapatılsın” diyor.
Yetmiyor “Onlar Corona Virüsü kadar tehlikelidir” diyor…
Duyan da İncirlik Üssü’nden falan bahsediyor sanacak Bahçeli’yi…
Oysa el kapısı değil bahsettiği,
Türk Tabipler Birliği…
Türkiye’deki hekimlerin örgütlü sesidir.
Anayasal güvence altında, 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğinde,
Ülkedeki hekimlerin %80’inin (70.000) üye olduğu bir örgüt…
Üstelik hükümetten hiç bir yardım almaz.
Sağlık çalışanlarına en çok ihtiyacımız olduğu şu dönemde,
Canlarını hiçe sayarak, salgınla göğüs göğüse çarpışıyorlarken,
Virüse karşı verilen bu savaşın onur savaşçılarının tabi olduğu bu birlik niye sizi rahatsız etti?
Vaka sayılarının gerçeği yansıtmadığını söyledikleri için mi rahatsız oldunuz?
Sağlık sistemi çöktü dedikleri için mi?
Yoksa “yaşatmak için ölüyoruz” demeleri mi sizi rahatsız etti Sayın Bahçeli?
Siz iktidarın sadece bir ortağısınız,
İktidarın söyleyemediği şeyleri siz mi söylüyorsunuz?
Böyle bir çıkışın amacı nedir?
Yazımın başında da paylaşmıştım Napolyon Bonapart’ın sözünü;
“İnsanları harekete geçirmek için iki manivela vardır. Menfaat ve korku”
Sanırım Cumhur İttifakı’nın iki manivelası da aynı anda harekete geçti,
Korkusu olan taraf, menfaati olan tarafa “konuş” dedi…
Yazıktır, günahtır, ayıptır Sayın Bahçeli!
Bakıyorum da “SAĞLIK OLSUN” dediğiniz günlerden,
“SAĞLIK ÖLSÜN” dediğiniz günlere gelmişsiniz…
Ama çok değil, az kaldı bitişinize,
İktidar ömrünüz dolmak üzere, bunu herkes görüyor…
Bunca korku çığırtkanlığınız bu yüzden.
Zira James Allen’ın da söylediği gibi;
“Şüpheler ve korkular, hiç bir iş başarmaya yardım etmez. Bilakis daima başarısızlığa rehber olurlar.”
Başarısız oldunuz, bari acısını işini layıkıyla yapanlardan çıkarmayın,
Haaa bu arada belirteyim;
Biz bundan da korkmuyoruz!!!
(2019 pandemi dönemi)
