İstanbul’daki Fatih Medresesi’nin her odasında dört beş öğrenci beraber kalırmış.
Bu öğrenciler beraber pişirirler, beraber yerlermiş
Her hafta içlerinden birisi nöbet tutarak bu işleri yaparmış.
Geceleri ders çalışmak için yaktıkları mumların parasını da aralarında toplayıp, o haftaki nöbetçi öğrenciye verirlermiş.
Bu öğrencilerden birisi çok açıkgözmüş.
Her gece şamdanların dibinde kalan kırıntı mumları toplar, eritir ve onlardan uydurma bir mum yaparak parayı cebine indirirmiş.
Fakat onun yaptığı mum, yeni mumlar gibi uzun müddet odayı aydınlatamaz, erkenden sönermiş.
Gel zaman git zaman işin farkına varmış arkadaşları.
Bir gece yine yatsı namazından sonra karanlıkta kalınca, başlamışlar hesap sormaya.
Birisi hemen atılmış;
– Biz sana para verdik, niye mum almadın?
Açıkgöz öğrenci hemen kendini savunmuş;
– Aldım işte, ne yapayım mumlar küçülmüş, bu kadar yanıyor.
Bir diğeri söze karışmış;
– Biz de aynı mumlardan alıyoruz ama bizimkiler bütün gece yetiyor.
Açıkgöz öğrenci susup kalmış. İçlerinde en bilgesi yapıştırmış cevabı;
– Senin mumlar yalandan yapılmış ya o yüzden az yanıyor. Eeee naparsın kardeş “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” demiş.
Gerçekten de öyle oldu ve yalanları ancak 2 yıl sürebildi.
14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı seçimini hepiniz hatırlarsınız.
AKP kanadı “CHP terör örgütü PKK ile ilişikli” diyerek propaganda yürütmüş,
AKP Grup Toplantısı’nda Kılıçdaroğlu’nun PKK’lı teröristlerle montaj videoları servis edilmişti.
“6’lı masanın 7. ayağı PKK”, “HDP masanın 7. Ortağı” “CHPKK” gibi söylemlerle propaganda yapılmıştı.
“Güvenlik tehdidi” bir nakış gibi işlenmiş ve başarılı olmuştu.
Tek bir argüman üzerinden giderek Cumhurbaşkanlığı seçimini AKP kazanmıştı.
İnsanlar tehlike anında kurulu düzene sarılırlar.
Tıpkı Amerikan Başkanı George W. Bush’un görev onay oranının,
Eylül 2001 civarında %52'yken, Ekim başında bir anda %90'a fırlaması gibi.
Peki bu artışın nedeni ne?
11 Eylül Saldırıları.
Aynısını ülkemizde de yaşadık.
7 Haziran 2015 seçimlerinde, AKP %40.9 oy almış fakat tek başına iktidar olacak kadar milletvekili çıkaramamıştı.
Ancak takip eden yaz günlerinde Suruç Saldırısı, hendek operasyonları, Ankara Garı Saldırısı gibi olaylar
Seçimden sonraki aylarda terörü bir numaralı gündem haline getirmişti.
1 Kasım 2015'te yapılan seçimde AKP oylarını bir anda yaklaşık 8.5 puan arttırmış,
Tek başına yeniden iktidar olmuştu.
Şimdilerde “Terörsüz Türkiye” sloganını duyuyoruz.
PKK’nın adeta bir Reality Show a dönüşen silah bırakma pardon ‘yakma’ olayı,
Öcalan’a giden heyetler, paylaşılan fotoğraflar, verilen demeçler,
Bir anda can ciğer kuzu sarması olan MHP Lideri Bahçeli ve DEM Parti Heyeti,
Ve buna benzer izlediğimiz ve ilerleyen günlerde izleyeceğimiz birçok gelişme…
Bir önceki seçimde “HDP ile yol yürüyen PKK ile ortak hareket ediyor” algısı oluşturulurken,
Şimdi DEM Parti Barış Güvercini ilan edilerek 43 yıllık PKK, Terör Örgütü olmaktan çıkıyor.
İşin aslı şu…
2023 Cumhurbaşkanlığı Seçiminde CHP’nin HDP ile ortak hareket ederek seçimi kazanınca da Öcalan’ı serbest bırakacağı, PKK’lıları işe alacağı gibi ortaya bir yalan atıldı, büyütüldü, işlendi ve seçim kazanıldı.
Bu rahatlıkla Anayasa değişikliğini yapabileceğini ve Cumhurbaşkanlığı Seçimini bir dönem daha kazanacağını düşünen AKP için şok edici bir gelişme yaşandı.
CHP’de Kılıçdaroğlu dönemi sona ererek Özgür Özel dönemi başladı.
2024 Yerel Seçimlerinde Türkiye’nin Birinci Partisi haline gelen CHP, yükselişini sürdürüyordu.
Acilen bir önlem almak gerekiyordu ki bir dönem daha iktidarı kaybetmeden yol yürünebilsin.
2028 Cumhurbaşkanlığı Seçimi için yeni bir taktik gerekiyordu.
Ekonomiyi bitiren, eğitimden adalete tüm sistemleri çöken, yurtdışı imajı kalmamış bir iktidarın yeni bir seçim stratejisi geliştirmesi gerekiyordu.
Hem kürtlerin oyunu almak, hem de kahraman görünerek bitmiş iktidarlarını seçmenlerine hissettirmemek için DEM Parti’nin desteğine ihtiyacı vardı.
Ama bunun için önemli bir engeli aşmak gerekiyordu: PKK
İşte bu noktada Terörsüz Türkiye diyerek süreci masumlaştırmaya başladılar.
Kendi cephelerini böyle kurtarmaya çalışırken CHP cephesini de baltalamak gerekiyordu.
CHP’yi Kurultay Davası olarak anılan dava ile kendi içinde karıştırarak ilk hamleyi yaptılar.
Akabinde kumpaslar, yalancı tanıklar, işbirlikçiler “-mış –muş” içeren; "ben öyle duydum" ifadeleriyle CHP’nin yerel yönetimlerinin güvenilmez, yolsuzluklarla anılan bir imaj çizmesini sağlamaya çalıştılar.
Belediye başkanlarının, belediye bürokratlarının, parti yöneticilerinin bir bir haksız hukuksuz yere tutuklanması da bu sebepledir.
Sözün özü; yalancının mumu yatsıya kadar yandı ve bir önceki seçimdeki “CHP güvenlik tehdididir” taktiği artık son buldu,
Yaşadığımız son süreçte “CHP rüşvet ve her türlü yolsuzluğun döndüğü GÜVENİLMEZ bir partidir” taktiğini yaymaya çalışıyorlar.
Bu iddiaları halkta karşılık bulamasa da “Goebbels Taktiği”yle yürümeye devam edecekler.
Bu iddialarını çok çok tekrar edecekler, halk o bilgiyle ne kadar sık karşılaşırsa, o kadar doğruymuş gibi gelecek,
Tekrarın sıklığı arttıkça, doğruluk algısı da artacak.
Özgür Özel halk buluşmalarında, mitinglerde ve tv programlarında gerçekleri anlatarak bu direnci kırıyor,
Bu da AKP cephesini zor duruma sokuyor.
2023 seçimlerinde güvenlik tehdidi üzerinden şekillenen propaganda, bugün yerini ‘yolsuzluk partisi’ imajına bırakmış durumda.
Ancak kamuoyunun algısı artık daha dirençli.
İktidarın yeni taktik arayışında olduğu açık.
CHP’nin yükselen grafiği ise, önümüzdeki dönemin psikolojik propaganda savaşlarının çok daha yoğun geçeceğini gösteriyor.
Bu yüzden sadece doğru olmak yetmez. Doğruyu sürekli ve güçlü bir şekilde anlatmak gerekir.
Evet, bu yol uzun ve dikenli, sarsıcı ve zor ilerleyecek.
Ama okun en uzaktaki hedefi vurmadan önce en dibe kadar çekilmesi gerekir.
Dipte olmak, büyük çıkışların temelidir...
Bugün kurulan yalanlar, belki bir süre odayı aydınlatır gibi görünse de, sonunda o odada yine karanlık hâkim olur.
Çünkü yalancının mumu, yatsıya kadar yanar.
Tıpkı Fatih Medresesi'ndeki uydurma mumlar gibi…
Bu millet, artık karanlıkta kalmamak için, kendi ışığını yakmak için yola çıktı,
Ve göreceksiniz; tarih o mumların nasıl bir bir söndüğünü yazacak...

