30 Mayıs 2023

ANKA'NIN ÖYKÜSÜ

 



                                                     ANKA’NIN ÖYKÜSÜ

 

Efsaneye göre Simurg ya da bilinen adıyla Zümrüdü Anka Kuşu bilgi ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.

 

Öyle ki; bütün kuşlar ona inanır ve Anka Kuşu’nun onları karşılaştıkları zor durumdan kurtaracağını düşünürlermiş.

 

Ama Anka Kuşu’nun çok farklı bir özelliği daha varmış.

 

Öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar, ölümü beklermiş.

 

Güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakınca oluşturduğu yuvasında yanarak ölür,

 

Daha sonra küllerinden yeniden doğarmış.

 

Bu döngü sürerken kuşların başına bir talihsizlik gelmiş.

 

Anka Kuşu’na akıl danışmaya gittiklerinde bir bakmışlar ki yuvasında yok.

 

Günlerce beklemişler ama gelen giden olmamış.

 

Tam ümidi kestikleri bir anda, uzaktaki bir ülkede Anka Kuşu’nun kanadından bir tüy bulunduğunu duymuşlar.

 

Umutları yeşeren bütün kuşlar birlik olup Anka’nın yanına gitmeye karar vermişler.

 

Ancak Anka Kuşu’nun yuvası, ulaşılmaz denilen Kaf Dağı’nın tepesindeymiş.

 

Oraya ulaşmak için yedi dipsiz vadiyi geçmek gerekiyormuş.

 

Birinci vadi İRADE VADİSİYMİŞ; 

 

Bu vadide ne isterlerse varmış.

 

Uğraşmadan mevki, makam sahibi olunabilecekmiş.

 

Vadinin sihrine öyle çok kuş kapılmış ki, bir sürü kayıp vermişler.

 

İkinci vadi AŞK VADİSİYMİŞ;

 

Yoluna devam eden kuşların birçoğunun gözüne bir perde inmiş.

 

Gördükleri en çirkin şeyleri, taşları, ağaç parçalarını bile zarif bir kuğu sanıp aldanmışlar.

 

Aslında hiç bir şey göründüğü gibi değilmiş.

 

Üçüncü vadi CEHALET VADİSİYMİŞ;

 

Bu vadi en tehlikelilerinden biriymiş.

 

Zira cehalet bulaşıcıymış.

 

Akıllarının eremeyeceği değişik olaylarla karşılaşmışlar ama sorgulamamışlar, önemsememişler.

 

Üzerinde durmayınca düşünmemeye de başlamışlar,

 

Düşünmedikçe unutmuşlar,

 

Unuttukça yükleri hafiflemiş ve amaçsızlaşmışlar.

 

Hafiflik hissi hoşuna giden kuşlar yola devam etmemiş…

 

Dördüncü vadi İNANÇSIZLIK VADİSİYMİŞ;

 

Geriye kalan kuşlar vadiye girdiklerinde birden yeryüzündeki her şeyin anlamını yitirdiğini hissetmişler.

 

Anka’yı bulmanın hiç bir şeyi değiştirmeyeceği inancına kapılmışlar.

 

Anka Kuşu’nu bulsalar bile onlara artık çözüm olmayacağını söyleyenler,

 

Emeklerinin boşa gittiğini düşünenler varmış.

 

En büyük kopuş bu vadide yaşanmış,

 

Kuşların birçoğu yolu tamamlayamayacaklarına inanıp geri dönmüşler.

 

Beşinci vadi YALNIZLIK VADİSİYMİŞ;

 

Bu yolculukta tek başlarına olduklarını düşünüp korkanlar olmuş.

 

Karnı acıkan kuş, sadece kendisi için avlanmaya çalışmış,

 

Tek başına avlandığı için de başarılı olamayıp daha büyük hayvanlara yem olmuş.

 

Oysaki milyonlarca kuşun aynı amaç için uçmakta olduğu akıllarının ucundan bile geçmemiş.

 

Altıncı vadi DEDİKODU VADİSİYMİŞ;

 

Yola devam eden kuşlar vadiye girdiklerinde her yerde fısıltılar duymaya başlamışlar.

 

Anka Kuşu’nun yeniden doğamadığı kendi aralarında konuşulmaya başlamışken,

 

Dedikodu şekil değiştirip Anka Kuşu’nun yeniden doğup, daha sonrasında öldüğüne kadar gelmiş.

 

Birçok kuş söylentilere inanarak geri dönmüş.

 

Yedinci vadi BEN VADİSİYMİŞ;

 

Bu, aşmaları gereken son vadiymiş.

 

Ben vadisine girer girmez kuşlarda değişik bir his oluşmuş.

 

Kimi diğer kuşun uçmasını beğenmemiş,

 

Kimi her şeyi ben bilirim demiş,

 

Kimi yanlış yoldan gidiliyor diye kargaşa çıkarmış.

 

Her kafadan bir ses çıkmış, herkesin fikri söyleyen için doğruymuş.

 

Hepsi en önde lider olmak istemiş, öne geçmek için birbirlerini ezmişler.

 

Vadiden uzaklaşana dek bu böyle sürüp gitmiş…

 

Ve nihayet Kaf Dağı’na vardıklarında dünyadaki bütün kuşlardan geriye sadece otuz tanesi kalmış.

 

Zorlu vadilerden geçen bu otuz kuş, yuvaya vardıklarında koca bir boşluk görmüşler.

 

Ortada ne Anka Kuşu varmış, ne de ondan bir iz…

 

İşin derinine baktıklarında her şey apaçık ortadaymış.

 

Kaf Dağı’nın zirvesine varan bu otuz kuş Anka’nın ta kendisiymiş.

 

Bu otuz kuş tüm vadilerden başarıyla geçmişler,

 

Aslında her biri bu vadilerde verdikleri sınavlarla birer Anka’ya dönüşmüşler…

 

Tıpkı senin gibi, benim gibi…

 

Biz bir sınav verdik 14 Mayıs akşamı.

 

Kızdık, küstük, hayal kırıklığı yaşadık ama bitti…

 

Şimdi yeniden küllerimizden doğuyoruz!

 

Tüm sonuçları unut, maç daha yeni başlıyor.

 

AYAĞA KALK VE MÜCADELE ET!!!

 

Biz, hakkında idam fermanı çıkmasına rağmen,

 

Kararlılıkla mücadelesine devam eden Mustafa Kemal gibi yürekli,


Ucunda ölüm olduğunu bile bile “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!” diye haykıran,

 

Boynunda yağlı ilmekle üzerinde durduğu tabureyi,

 

Faşist düzene fırsat vermeden kendisi tekmeleyen Deniz Gezmiş gibi dik duruşluyuz.


Onlar pes etmedi, biz de pes etmiyoruz...

 

Biz, daha küçücük yaşında yağmur altında “Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım” diye ant içen,

 

İstiklal Marşı’na “KORKMA!” diyerek başlayan nesiliz!!!

 

Yok öyle pes edip, vazgeçmek…

 

Sıvayın kolları, BAŞLIYORUZ!!!

 

KARTALLAR YÜKSEK UÇAR

  Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’de görülen mahkemesinden bir fotoğraf karesi günlerdir sosyal medyada dolaşıyor… Fotoğrafta benim dikkatimi ç...