AYDIN-GÜZELHİSARI
Güzel
Aydın,
Toprağım
Aydın,
Nefesim Aydın…
“Uygarlıklar
Vadisi” Büyük Menderes Havzası’nın incisi Aydın…
Evliya
Çelebi’nin “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar'' dediği,
Heredot’un ise
''Bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yer'' olarak tarif ettiği;
Efeliğin,
mertliğin, sevdanın, bereketin memleketi Aydın…
İlk yerleşimin
M.Ö. 4500 lü yıllara dayandığı tahmin edilen, tarih boyunca bir çok uygarlığın
sahip olmak istediği nadide güzellikte bir kent.
Hitit
kaynaklarında ilk tarihi bilgilerine ulaşılan bu şehir Antik Çağ yazarı Straben’a
göre Argoslu ve Trakyalı kavimlerle kurulmuştur.
Spartalılar ve
Persler’in savaş nedeni olan şehir, Büyük İskender tarafından Pers
egemenliğinden kurtarılmıştır.
Hellenistik
Krallıklar arasında sık sık el değiştirmiş, 12 yüzyılda Türklerin eline
geçmiştir.
Öylesine
güzeldir ki; Türkler “GÜZELHİSAR”
adını vermiştir.
Batı
Anadolu’nun önemli bir kültür merkezi olan Aydın, 16. yüzyıl sonlarında bir çok
ayaklanmalara sahne olur.
II.Mahmut
döneminde Müşirlik, Tanzimat’tan sonra eyalet, 1867’de ise vilayet olur.
Anadolu’nun
ilk demiryolu Aydın-İzmir arasında yapılıp işletmeye açılır.
27 Mayıs
1919’ta Yunanlılar tarafından işgal edilir, 30 Haziran 1919’da geriye alınan
kent, tekrar işgal edilir. 7 Eylül 1922 yılında işgalcilerden kurtarılır.
Tarih boyunca
herkesin sahip olmak istediği bu bereketli topraklar şimdilerde ölüm saçıyor.
Nedeni:
JEOTERMAL TESİSLERİ
Fay kontrollü
hidrotermal tip Ömerbeyli jeotermal sahası arama ve üretim sondaj çalışmaları
ile 1988 yılında MTA tarafından belirlenmiş. Sahada MTA tarafından yapılan
jeolojik, jeofizik, sondaj, test ve jeokimya çalışmaları sonucunda rezervuar
sıcaklığının 200-215 0C'nin üzerinde olduğu tespit edilmiş. Sahada 9 adet arama
ve üretim kuyusu açılmış.
MTA tarafından
açılmış jeotermal kuyuların bulunduğu sahaya jeotermal elektrik santralinin
yapımı için bir firma ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında 1998 yılında
İmtiyaz Sözleşmesi imzalanıyor. Firma santralin Yap-İşlet-Devret modeliyle
yapılması ve hazine garantisi verilmesinde beklemeye girilmesi nedeniyle
imtiyaz sözleşmesinden feragat ederek EPDK'ya başvuruyor ve 2004 yılında üretim
lisansı alıyor.
İşte bir şehre
ihanet bu şekilde başlıyor.
Firma tüm saha potansiyelini gözden geçiriyor,
MTA ile kaynak kullanımı anlaşmasını imzalıyor, MTA ile birlikte kısa ve uzun
dönem testleri yapıyor.
MTA 9 kuyu
açarak bu bölgenin bir jeotermal potansiyele sahip olduğunu zaten gösteriyor,
firma da bu doğrultuda özel sektörün enerjisini ve gücünü kullanarak işi
hızlandırıyor.
Fizibilite çalışmalarını yapıyor, yatırım
maliyetlerini çıkarıyor ve yatırım kararını alıyor.
Aslında firma
bu proje üzerine 1993 yılından beri çalışıyor.
Bugüne
gelirsek şehirde kansere yakalanma olasılığı Türkiye ortalamasının çok
üzerinde.
Türkiye’de
kansere yakalanma oranı yüzde 18 iken; Aydın’da bu oran yüzde 42.
Dünya Sağlık
Örgütü tarafından kansere yakalanmada çevresel faktörlerin etkisi yüzde 85-90
olarak göstermiştir.
Ne oldu da bu
canım şehir bir ölüm merkezine döndü?
Çocukluğumda
sabah uyandığımda kokladığım o mis gibi bahar kokusu nerede?
Parlak güneş
ışığı, yemyeşil ağaçlar, saksılarda rengarenk sardunyalar yok...
Renkleri soldu
bu şehrin farkında mısınız?
Jeotermal
firmaları ısrarla jeotermalin çevresel zararı olmadığını savuna dursun, Hava
Kalitesi İndeksi (HKİ) 499 olarak ölçülen Aydın, tehlikeli grupta yer alan tek
il oldu.
Hava kalitesi
ciddi sağlık etkilerine neden olabilecek seviyedeki tek il olan Aydın'ı, hassas
HKİ grubunda yer alan Muğla, Denizli ve Eskişehir illeri takip etti.
Bu durum
karşısında Valilik Makamı “ölçüm yapan
cihaz bozuk” demekle yetindi.
Bu muydu yani
tarihin en eski çağlarından beri paylaşılamayan kentin kaderi?
Burası Aydın…
Burası
mücadelenin kenti,
Burası
medeniyetlerin paylaşamadığı şehir…
Devletin makam
ve gücünü arkasına almış 3-5 kapitaliste verecek toprak yok bizde…
Burası AYDIN
GÜZELHİSARI ve biz buradayız…
07/05/2019 tarihli yazı

