21 Mayıs 2021

“HER ŞEY GÜZEL OLACAK EKREM ABİ”



 

“HER ŞEY GÜZEL OLACAK EKREM ABİ”

                                                                                            

Berkay Gezgin 16 yaşında.

15 Nisan 2019 günü Ekrem İmamoğlu’nun Bakırköy Mitingi sonrası otobüsün yanından sesleniyor:

“Ekrem abi her şey güzel olacak abi”

“Sayende, sen oldukça. Seni seviyorum abi”

Önce Ekrem İmamoğlu kayıtsız kalmıyor bu delikanlıya.

Şimdi ise tüm Türkiye…

Daha önce de dedim ya; UMUT HEP VAR…

Her karanlığın ardı aydınlık,

Her gecenin sonu sabah…

Yeter ki pes etme sen!

Bak daha 16 yaşında.

Gözleri çakmak çakmak, yüreği kocaman bir delikanlı,

Nasıl da tüm Türkiye’nin sesi oldu…

Meğer bir ışıkmış hepimizin beklediği,

Meğer biri çıkıp diyecekmiş ki; “HERKES KONUŞACAK”

Meğer biz kocaman bir yumrukmuşuz,

Kulakları sağır edecek kadar güçlü bir sesmişiz de haberimiz yokmuş…

Ok yaydan fırladı artık,

Engellenemez bir sel oluyoruz her geçen gün.

Yolumuzda iftiralar olacak, yalanlar olacak, çirkinlikler olacak.

Ama kolay mı dikenlerine dokunmadan gülü koklamak?

Ama biz “Ey sen ne güzelsin kavgamızın şehri İstanbul” diyerek yürüyeceğiz.

Haydi İstanbul!

Daha önce baharı getirdin, şimdi yazı yaşat tüm sıcaklığıyla,

Sevgiyle, kardeşçe, sımsıkı sarılarak, türkülerle, şarkılarla gel bize!

16 yaşındaki bir delikanlının; Berkay’ın umudu ve inancıyla,

Ekrem Başkanın kararlılığı, sevgi dili ve sakinliğiyle,

İstanbulluların “HAKSIZLIĞA KARŞI DİK DURUŞU” sayesinde;

Her şey çok güzel olacak bu yaz…

Ne diyordu büyük üstat Vedat TÜRKALİ şiirinde;

“Boşuna çekilmedi bunca acılar,

İstanbul; bekle bizi.

Büyük ve sakin Süleymaniye’nle bekle,

Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla,

Mavi denizlerine yaslanmış,

Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle.

Ve bir kuruşa Yeni hayat satan,

Tophanenin karanlık sokaklarında,

Koyun koyuna yatan,

Kirli çocuklarınla bekle bizi.

Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi,

Bekle dinamiti tarihin,

Bekle yumruklarımız,

Haramilerin saltanatını yıksın.

Bekle o günler gelsin İstanbul bekle

Sen bize layıksın”


                                                                                          14.05.2019 tarihli yazı

20 Mayıs 2021

AYDIN-GÜZELHİSARI


 

AYDIN-GÜZELHİSARI

                                                                                                                                

           Güzel Aydın,

Toprağım Aydın,

Nefesim Aydın…

“Uygarlıklar Vadisi” Büyük Menderes Havzası’nın incisi Aydın…

Evliya Çelebi’nin “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar'' dediği,

Heredot’un ise ''Bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yer'' olarak tarif ettiği;

Efeliğin, mertliğin, sevdanın, bereketin memleketi Aydın…

İlk yerleşimin M.Ö. 4500 lü yıllara dayandığı tahmin edilen, tarih boyunca bir çok uygarlığın sahip olmak istediği nadide güzellikte bir kent.

Hitit kaynaklarında ilk tarihi bilgilerine ulaşılan bu şehir Antik Çağ yazarı Straben’a göre Argoslu ve Trakyalı kavimlerle kurulmuştur.

Spartalılar ve Persler’in savaş nedeni olan şehir, Büyük İskender tarafından Pers egemenliğinden kurtarılmıştır.

Hellenistik Krallıklar arasında sık sık el değiştirmiş, 12 yüzyılda Türklerin eline geçmiştir.

Öylesine güzeldir ki; Türkler “GÜZELHİSAR” adını vermiştir.

Batı Anadolu’nun önemli bir kültür merkezi olan Aydın, 16. yüzyıl sonlarında bir çok ayaklanmalara sahne olur.

II.Mahmut döneminde Müşirlik, Tanzimat’tan sonra eyalet, 1867’de ise vilayet olur.

Anadolu’nun ilk demiryolu Aydın-İzmir arasında yapılıp işletmeye açılır.

27 Mayıs 1919’ta Yunanlılar tarafından işgal edilir, 30 Haziran 1919’da geriye alınan kent, tekrar işgal edilir. 7 Eylül 1922 yılında işgalcilerden kurtarılır.

Tarih boyunca herkesin sahip olmak istediği bu bereketli topraklar şimdilerde ölüm saçıyor.

Nedeni: JEOTERMAL TESİSLERİ

Fay kontrollü hidrotermal tip Ömerbeyli jeotermal sahası arama ve üretim sondaj çalışmaları ile 1988 yılında MTA tarafından belirlenmiş. Sahada MTA tarafından yapılan jeolojik, jeofizik, sondaj, test ve jeokimya çalışmaları sonucunda rezervuar sıcaklığının 200-215 0C'nin üzerinde olduğu tespit edilmiş. Sahada 9 adet arama ve üretim kuyusu açılmış.

MTA tarafından açılmış jeotermal kuyuların bulunduğu sahaya jeotermal elektrik santralinin yapımı için bir firma ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında 1998 yılında İmtiyaz Sözleşmesi imzalanıyor. Firma santralin Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılması ve hazine garantisi verilmesinde beklemeye girilmesi nedeniyle imtiyaz sözleşmesinden feragat ederek EPDK'ya başvuruyor ve 2004 yılında üretim lisansı alıyor.

İşte bir şehre ihanet bu şekilde başlıyor.

 Firma tüm saha potansiyelini gözden geçiriyor, MTA ile kaynak kullanımı anlaşmasını imzalıyor, MTA ile birlikte kısa ve uzun dönem testleri yapıyor.

MTA 9 kuyu açarak bu bölgenin bir jeotermal potansiyele sahip olduğunu zaten gösteriyor, firma da bu doğrultuda özel sektörün enerjisini ve gücünü kullanarak işi hızlandırıyor.

 Fizibilite çalışmalarını yapıyor, yatırım maliyetlerini çıkarıyor ve yatırım kararını alıyor.  

Aslında firma bu proje üzerine 1993 yılından beri çalışıyor.

Bugüne gelirsek şehirde kansere yakalanma olasılığı Türkiye ortalamasının çok üzerinde.

Türkiye’de kansere yakalanma oranı yüzde 18 iken; Aydın’da bu oran yüzde 42.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından kansere yakalanmada çevresel faktörlerin etkisi yüzde 85-90 olarak göstermiştir.

Ne oldu da bu canım şehir bir ölüm merkezine döndü?

Çocukluğumda sabah uyandığımda kokladığım o mis gibi bahar kokusu nerede?

Parlak güneş ışığı, yemyeşil ağaçlar, saksılarda rengarenk sardunyalar yok...

Renkleri soldu bu şehrin farkında mısınız?

Jeotermal firmaları ısrarla jeotermalin çevresel zararı olmadığını savuna dursun, Hava Kalitesi İndeksi (HKİ) 499 olarak ölçülen Aydın, tehlikeli grupta yer alan tek il oldu.

Hava kalitesi ciddi sağlık etkilerine neden olabilecek seviyedeki tek il olan Aydın'ı, hassas HKİ grubunda yer alan Muğla, Denizli ve Eskişehir illeri takip etti.

Bu durum karşısında Valilik Makamı  “ölçüm yapan cihaz bozuk” demekle yetindi.

Bu muydu yani tarihin en eski çağlarından beri paylaşılamayan kentin kaderi?

Burası Aydın…

Burası mücadelenin kenti,

Burası medeniyetlerin paylaşamadığı şehir…

Devletin makam ve gücünü arkasına almış 3-5 kapitaliste verecek toprak yok bizde…

Burası AYDIN GÜZELHİSARI ve biz buradayız…

                                                                                    07/05/2019 tarihli yazı  


 
 


KARTALLAR YÜKSEK UÇAR

  Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’de görülen mahkemesinden bir fotoğraf karesi günlerdir sosyal medyada dolaşıyor… Fotoğrafta benim dikkatimi ç...