12 Mayıs 2023

BİZİM ÇOCUKLAR

 



BİZİM ÇOCUKLAR 

Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 20 Ağustos 1922 tarihli nüshasında ‘Çay Ziyafeti’ başlık bir haber yayımlandı.

Atatürk’ün köşkte bir çay ziyafeti vereceği ilan edildi.

Herkes Onun çay ziyafeti vermesini beklerken, O Büyük Taarruz’u başlatmak üzere Ankara’dan ayrılmıştı.

Ya büyük bir bozgun ya da büyük bir zafer olacaktı.

Bunca kargaşanın içerisinde ajanslar Atatürk’ün futbol maçı ve çay partisi düzenlediğini geçiyordu.

Akıl alacak gibi değildi…

Düşman yurdu esir almış, ortalık yangın yeri,

Çay patisi düzenlemek de neydi???

Futbol maçı ve çay partisi tabi ki işin hilesiydi.

Mustafa Kemal savaşın son hazırlıklarını yapıyordu.

Düşman ayakta uyurken, O zaferin zeminini hazırlıyordu.

Taarruzdan bir gece önce ordunun neredeyse tamamı mevzileri terk ederek yer değiştirecekti.

Cepheyi terk eden ordu; koca toplar, silahlar, onca yükle birlikte Şuhut dağları arasından, bir patika vasıtasıyla Yunan hattının güneyine sızdı.

Kimse fark etmedi.

26 Ağustos 1922 günü, saat 05.00’da Türk topları sessizliği bıçak gibi yırttı.

Böyle başlayan Büyük Taarruzla birlikte Türk ordusu bölgeyi iyice ele geçirmeye başladı.

Sonuçta Atatürk keskin zekasıyla birleştirdiği askeri dehasını muhteşem bir planla gözler önüne sermişti.

Zafer kaçınılmazdı ve öyle de oldu…

Elbette sizlere tarih dersi vermiyorum,

Ya da seçimi savaşa benzetip, kimseyi düşman ilan etmiyorum.

Buraya kadar ki satırlar sadece Atatürk’ün stratejik zekası ve taktiksel bilgeliğini aktarabilmek içindi.

Büyük askeri deha Mustafa Kemal’e savaşı kazandıran en önemli husus,

Karda yürüyüp izini belli etmemesidir.

Geçen gün Aydın’da bir “pankart krizi” yaşandı.

CHP Aydın İl Başkanlığı, AKP Aydın İl Başkanlığı binasının yan duvarına boylu boyunca 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir pankartını astı.

Ortada ne AKP İl yönetimi, ne gençlik kolları, ne de ilçe yönetimi vardı.

Ertesi sabah pankartı gören AKP İl Başkanı Gökhan Öktem şöyle bir açıklama yaptı:

Sabah da bizim binanın yan tarafına CHP pankartı asılmış. İhtiyaçları varsa, biz binanın ön tarafını da verelim kendilerine. Eğer seçimde pankartla kazanabileceklerini, seçimin seyrini böyle değiştirebileceklerini düşünüyorlarsa hiç problem değil. Biz rahatsız olmuş değiliz. Tam tersi bizi motive, mutlu ediyor. Demek ki bizim binamıza kadar ihtiyaçları var.”

Olay olduktan sonra yaptığınız bütün açıklamaların içi boş, hepsi farazi…

Emin olun kimse “pankart inmiş mi?” diye sormuyor,

O pankart oraya nasıl asıldı? diye soruyor.

Buradaki temel sorun CHP’nin ihtiyacı olup olmaması değil ki Sayın Gökhan Öktem.

Konuyu başka yere çekmeyelim.

Açıklamanızda bile “asılmış” diyorsunuz.

Yani siz yatağınızda mışıl mışıl uyurken il binanızda çalışma varmış öyle mi?

Bu açıklamanızdan sadece bu sonuca varılıyor.

İl binanıza girip “vinçle” pankart asılırken neredeydiniz?

AKP Aydın’da bu kadar mı sahipsiz kaldı?

Genel Merkezinize bu konuyu nasıl izah ettiniz?

Daha İl Binasına sahip çıkamayan bir AKP, Aydın’a nasıl sahip çıkacak?

Siz önce seçmenlerinize bu soruları açıklayın.

Seçim önü bunu nasıl tolere edeceksiniz bence bunu düşünün.

Bu olay Aydın’da AKP’nin koordinasyonsuz olduğunun ve güç kaybettiğinin en büyük göstergesi.

AKP Aydın Teşkilatı bu durumu kendi içinde düşünedursun, biz gelelim Bizim Çocuklara…

Böyle bir hamleyi düşünen, gerçekleştiren her kimse tebrik ediyorum.

Tıpkı Büyük Taarruzda Büyük Komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi,

Sessiz ve derinden ilerleyerek böyle bir hamle gerçekleştirdiler.

Türk'ün savaşı hileli olur ya hep, taktikleri şaşırtır,

Türk tarihi savaşta hileyi sanatçı gibi kullanan mareşallerle doludur.

Bizim çocuklara da böylesi bir hamle yakışırdı,

Ne de olsa onlar Mustafa Kemal’in çocuklarıydı…

LİSTE

 


LİSTE


Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılını taçlandıracağımız 14 Mayıs Seçimine sayılı günler kaldı.

9 Nisan Pazar günü siyasi partilerin milletvekilleri listeleri açıklandı.

Aman Allah’ım tepkilere inanamadım.

Bir mutsuzluk, bir hayal kırıklığı, bir sitemkarlık almış başını gidiyor.

Seçmenler neyi seçmek üzere sandığa gideceklerini unutmuşa benziyor.

Bu seçim diğer seçimler gibi değil.

Küskün adaylara şunu sormak istiyorum:

Sizin için öncelikli olan milletvekili olmak mı yoksa iktidar olmak mı?

Yada listeden memnun olmayan seçmene sormak istiyorum;

Satın alamadığınız bir market listesini mi tercih edersiniz,

Yoksa 20 yıldır iliğini kemiğini sömüren iktidarı devirecek listeyi mi tercih edersiniz?

İnanın hiç bir liste çocuğunuzun alamadığınız okul listesinden,

Depremzedelerin ulaşamadıkları acil ihtiyaç listesinden,

Emeklilerin ay sonuna denkleştiremedikleri ödeme listesinden,

Esnafın bir türlü tahsil edemediği alacak listesinden,

Öğrencinin mezun olunca gidebileceği ülkeleri yazdığı listesinden,

Memurun, işçinin kara kaplı defterindeki borç listesinden kötü değildir…

“Fırtınaya karşı koyan ağacın köküdür. Bu yüzden insan için derinleşmek, yükselmekten önce gelir.”

Anooshirvan Miandji’nin bu sözünü çok severim.

İnsanı hırslarından, yolundan sapmış amaçlarından alıp, gerçek amaçlarına yönlendirir.

Siyasete bakış açımızın artık değişmesi gerek.

Millet İttifakı yola 6 parti birleşerek çıktı.

Çünkü bir şeyleri değiştirmenin yolu, birleşmekten geçer.

Bu ittifak kazanmaya odaklanmış bir ittifak.

Elbette ki kazanmak için bir takım fedakarlıklar yapılacak.

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi;

“Bir millet, mevcudiyet ve istiklalini temin için tasavvuru kabil olan her teşebbüs ve fedakarlığı yaptıktan sonra muvaffak olur. “Ya muvaffak olamazsa” demek o milletin ölmüş olduğuna hükmetmek demektir. Şu halde; millet yaşadıkça ve fedakarlığa devam ettikçe muvaffak olmamaya imkan yoktur.”

Bu seçimde başarılı olmak istiyorsak fedakârca çalışmak zorundayız.

“Listede o varmış, bu varmış,

Vay efendim ben seçilemeyecek yere yazılmışım,

O benim yerime yazılmış,

Ben bu listeye oy vermem,

Onun bu listede ne işi varmış…”

Bırakalım bu tartışmaları.

Bu seçim o seçim değil.

Hele şu köprüyü bir geçelim, hele şu toz dumanı bir dağıtalım.

Bu ülke için yapılacak daha çok iş var.

Elbet listede yer almayanlar için de ucundan tutabilecekleri görevler olacak.

Enkaz büyük, imkan kısıtlı…

20 yılın yıkımını kaldırmakta sadece meclis sandalyelerinde oturanların değil,

Bizlerin de görevleri olacak…

20. yüzyılın başından itibaren 173 ay boyunca bir damla yağmur düşmeyen,

Dünyanın en kurak yeri olarak bilinen Şili’deki Atacama Çölü…

Yıllar sonra El Nino etkisiyle çöle yağmur düştü.

Ve çok nadir görülen bir olay yaşandı.

Çöl rengârenk çiçeklere büründü.

Evet şu an her şey çok kötü görünebilir.

Tıpkı Atacama Çölü gibi renksiz, kupkuru ve solgun gözükebilir size bu gidişat,

Ama bir fırtına eser, bir kaç damla yağmurla her şey değişir.

Küsmeyelim, dağılmayalım, motivasyonumuzu bozmayalım.

Sandığa gidip oyumuzu kullanalım.

Güzel günler çok yakında…

KARTALLAR YÜKSEK UÇAR

  Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’de görülen mahkemesinden bir fotoğraf karesi günlerdir sosyal medyada dolaşıyor… Fotoğrafta benim dikkatimi ç...