9 Nisan Pazar günü siyasi partilerin milletvekilleri
listeleri açıklandı.
Aman Allah’ım tepkilere inanamadım.
Bir mutsuzluk, bir hayal kırıklığı, bir
sitemkarlık almış başını gidiyor.
Seçmenler neyi seçmek üzere sandığa
gideceklerini unutmuşa benziyor.
Bu seçim diğer seçimler gibi değil.
Küskün adaylara şunu sormak istiyorum:
Sizin için öncelikli olan milletvekili
olmak mı yoksa iktidar olmak mı?
Yada listeden memnun olmayan seçmene
sormak istiyorum;
Satın alamadığınız bir market listesini
mi tercih edersiniz,
Yoksa 20 yıldır iliğini kemiğini sömüren
iktidarı devirecek listeyi mi tercih edersiniz?
İnanın hiç bir liste çocuğunuzun
alamadığınız okul listesinden,
Depremzedelerin ulaşamadıkları acil ihtiyaç
listesinden,
Emeklilerin ay sonuna
denkleştiremedikleri ödeme listesinden,
Esnafın bir türlü tahsil edemediği alacak
listesinden,
Öğrencinin mezun olunca gidebileceği
ülkeleri yazdığı listesinden,
Memurun, işçinin kara kaplı defterindeki
borç listesinden kötü değildir…
“Fırtınaya karşı koyan ağacın köküdür. Bu yüzden insan için derinleşmek,
yükselmekten önce gelir.”
Anooshirvan Miandji’nin bu sözünü çok
severim.
İnsanı hırslarından, yolundan sapmış amaçlarından
alıp, gerçek amaçlarına yönlendirir.
Siyasete bakış açımızın artık değişmesi
gerek.
Millet İttifakı yola 6 parti birleşerek
çıktı.
Çünkü bir şeyleri değiştirmenin yolu,
birleşmekten geçer.
Bu ittifak kazanmaya odaklanmış bir
ittifak.
Elbette ki kazanmak için bir takım
fedakarlıklar yapılacak.
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
de dediği gibi;
“Bir millet, mevcudiyet ve istiklalini temin için tasavvuru kabil olan
her teşebbüs ve fedakarlığı yaptıktan sonra muvaffak olur. “Ya muvaffak
olamazsa” demek o milletin ölmüş olduğuna hükmetmek demektir. Şu halde; millet
yaşadıkça ve fedakarlığa devam ettikçe muvaffak olmamaya imkan yoktur.”
Bu seçimde başarılı olmak istiyorsak fedakârca
çalışmak zorundayız.
“Listede o varmış, bu varmış,
Vay efendim ben seçilemeyecek yere
yazılmışım,
O benim yerime yazılmış,
Ben bu listeye oy vermem,
Onun bu listede ne işi varmış…”
Bırakalım bu tartışmaları.
Bu seçim o seçim değil.
Hele şu köprüyü bir geçelim, hele şu toz
dumanı bir dağıtalım.
Bu ülke için yapılacak daha çok iş var.
Elbet listede yer almayanlar için de
ucundan tutabilecekleri görevler olacak.
Enkaz büyük, imkan kısıtlı…
20 yılın yıkımını kaldırmakta sadece
meclis sandalyelerinde oturanların değil,
Bizlerin de görevleri olacak…
20. yüzyılın başından itibaren 173 ay
boyunca bir damla yağmur düşmeyen,
Dünyanın en kurak yeri olarak bilinen
Şili’deki Atacama Çölü…
Yıllar sonra El Nino etkisiyle çöle
yağmur düştü.
Ve çok nadir görülen bir olay yaşandı.
Çöl rengârenk çiçeklere büründü.
Evet şu an her şey çok kötü görünebilir.
Tıpkı Atacama Çölü gibi renksiz, kupkuru
ve solgun gözükebilir size bu gidişat,
Ama bir fırtına eser, bir kaç damla
yağmurla her şey değişir.
Küsmeyelim, dağılmayalım, motivasyonumuzu
bozmayalım.
Sandığa gidip oyumuzu kullanalım.
Güzel günler çok yakında…
