TAKDİR-İ İDARİ
"Tüm mantarlar
yenilebilirdir, ama bazılarını sadece bir kez yersiniz."
Bu bir Litvanya özdeyişi.
Kendisini ve çevresini
bekleyen tehlikeyi görmeden hareket etmeyi özgürlük sanan insanlar için
söylenir.
Önümüz seçim…
Ve ne yazık ki hala aklı
başına gelmemiş, 20 küsur yıldır bu ülke insanlarına yapılan her türlü zulmü
görmezden gelerek “Kılıçdaroğlu’na oy vermem” diyen bir kitle var.
Bu tehlikeli kitleye gidip
sorun “Tayyip Erdoğan’ı istemiyorum ama
Kılıçdaroğlu da yönetemez” gibi saçma bir argümanı savunur.
Yahu arkadaşım
Kılıçdaroğlu’nun yönetemeyeceğine nasıl karar verdin?
Bizi kim yönetsin diye
sorsanız; dürüst, namuslu, devlet işlerinden anlayan, birleştiren, hakaret
etmeyen, haklarımızı savunan, koruyan, kollayan bir lider isterler.
Eeee bunların hepsini zaten
Kılıçdaroğlu’nda görebiliyoruz.
Kardeşim sen ne istiyorsun?
Kılıçdaroğlu’yla zorunuz ne?
Aslında sorunun cevabı
basit…
Cehalet de uyku gibidir.
Seni uyandıran ilk insana tepkin kızgınlıktır.
Uyanıyoruz ve bazıları
gerçekten bundan rahatsız oluyor.
Uyumak istiyor, rahatı
bozulmasın istiyor, “yeni bir düzene nasıl ayak uyduracağım?” endişesi taşıyor…
Evet haklı! Hepimiz
korkuyoruz…
Hepimiz biraz değişimden ve
etkilerinden korkuyoruz.
Ama yıllardır zaten korkutularak,
sindirilerek yaşamadık mı?
Yetmedi mi bunca yıl bu
ülke topraklarına reva görülen yaşam biçimi?
Artık bir şeyleri
değiştirmenin tam zamanı bence.
Bunu yaparken de kullanacağımız
sihirli kelime: “BİRLEŞMEK”
"Bir araya gelmek
başlangıçtır. Bir arada durabilmek ilerlemedir. Birlikte çalışmak ise
başarıdır."
Henry Ford’un bu sözü tam
da bugünlerimizin mottosu olmalı.
Cumhuriyetimizin 100.
Yılında öyle bir seçim yapmalıyız ki;
Ya karanlığa, gericiliğe
kendimizi teslim etmeliyiz,
Ya da Atatürk’e olan
sözümüzü tutup;
Birinci vazifemiz olarak; Türk istiklalini, Türk
cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmeliyiz...
Bu seçim karanlığa karşı
aydınlığın,
Tek sesliliğe karşı, çok
sesliliğin,
“Düşünme, itaat et” diyenlere karşı, “düşün, sor, sorgula”
diyenlerin,
Şeriat gelsin diyenlere karşı, cumhuriyeti koruyanların
seçimidir…
Brezilyalı dostlarımızın ülkelerinde
yapılan seçimle ilgili söyledikleri gibi;
“Bu seçim cennetin kapılarını açma seçimi değil,
cehennemin kapılarını kapama seçimi.”
Güç sende!
Bunu sakın unutma!
Nasıl yönetilmek istediğine
sen karar vereceksin…
11 Temmuz
2015…
Rize,
Çamlıhemşin, Yukarı Samistal Yaylası.
Yeşil Yol
protestosunda kalabalıktan bir ses yükselir;
“Vali, Kaymakam kimdir? Ben, ben, ben,
halkım ben. Devlet kimdir? Devlet benim. Devlet bizim sayemizde devlettir.”
Havva Ananın bize anlatmak istediği şey çok
belliydi.
Hükümetler
geçer, makamlar geçer ama devlet bakidir.
Halkız biz…
Devleti oluşturan temel unsur biziz.
Halk olarak
yetki bizde, seçme hakkı bizde, devleti biz şekillendiririz.
Birleşeceğiz
ve kazanacağız…
Artık bu
ülkede Takdir-i İlahi dönemi bitti.
Yeni dönemin
adı; Takdir-i İdari…
