23 Mart 2023

"ALLAH SONUMUZ HAYREYLESİN..."

 


“ALLAH SONUMUZU HAYREYLESİN..."

 

Papaz, ölmek üzere olan adamın üzerine eğilerek:

“Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle” der.

Ancak adamdan ses çıkmaz.

Papaz sözlerini yineler:

“Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle” der.

Papaz bunu der demesine ama adamdan yine ses çıkmaz.

Papaz iyice sinirlenir:

“Neden şeytanı ve kötülüklerini lanetlemiyorsun be adam?”

Zavallı adam son bir gayretle ve fısıltıyla yanıtlar:

"Nereye gideceğim kesinleşmeden kimse hakkında yorum yapmak istemiyorum."

Bizim güzide basınımız ve sevgili hükümetimiz de bu hasta adamcağız gibi,

Olayın nereye gideceği kesinleşmeden yorum yapmak istemediler.

Damat Bakan sağlık sebepleriyle “görevinden affını” istedi.

Ama yanlış olmasın sadece Maliye Bakanı olmaktan affını istedi,

Korkmayın, kendisi hala Varlık Fonu’nda Başkan Vekili.

Kerametli hastalık Varlık Fonu Başkan Vekili iken belirti göstermiyor!!!

Neyse hepimizde bir şok etkisi yarattı tabi bu durum.

Medya olayın nereye gideceğini bilemediğinden,

Hasta adam gibi kıvrandı da kıvrandı istifa haberi geçmemek için.

Malumunuz Cumhurbaşkanımız bir şey söylemeyince,

Hükümetten birisi de çıkıp bir açıklama yapamadı haliyle…

Kayınpeder-damat ilişkisini geçtim,

Ülkenin Cumhurbaşkanı, Maliye Bakanı’nın istifası hakkında tek kelime etmez mi?

Etmedi…

Neden?

Çünkü tek adam rejimi var.

İsterse konuşur, istemezse konuşmaz….

Türk siyasi tarihinin en kapsamlı olay örgüsüdür bence bu olay.

Damat Bakan iki satır metin yazıp Cumhurbaşkanlığına sunmak yerine,

Instagram üzerinden istifa etti.

Fake hesap mı yoksa gerçek mi yoksa Hacker marifeti mi? diye araştırırken,

Hooop! boş koltuğun mesaisi başladı.

Bu ülkede boş koltuk dolusundan iyi iş çıkardı.

Tüm bunlar olurken medya sustu, hükümet sustu.

“Astınız, zehirlediniz, yedirmeyiz”ciler  bir iki gak guk yaptı ama,

Baktılar kimseden ses seda yok, sıkıntı büyük onlar da sustu.

Velhasıl ortalıkta kimsecikler yok…

Eee böyle bir durumda normal ülkelerde kaos ortamı oluşmalı.

Piyasalar alt üst olmalı, Maliye Bakanlığı önüne canlı yayın araçları gelmeli falan.

Ama biz artık normal bir ülke olmadığımız için,

Bunların hiç biri tabi ki de olmadı…

Tam tersine Merkez Bankası’nın bile aylarca uğraşıp aldıramadığı pozisyonu,

Piyasa kendi kendine aldı.

Türk Lirası %5 değer kazandı, Dolar düştü.

Tüm bunlar olurken hükümet ve medya üç maymunu oynadılar…

25. saatte istifanın “kabul edildiği” haberi geldi,

Güzide basınımız da istifa haberlerini manşetten verdi.

Ülkece rahat bir nefes aldık…

Akabinde yeni Hazine ve Maliye Bakanımız belli oldu.

25 saat boş kalan Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğu doldu,

Dolar eski seviyesine geri tırmandı, Türk Lirası gördüğü rüyadan uyandı.

Çiçeği burnunda bakanımızdan okkalı laflar beklerken,

"Benim için de sürpriz oldu. Bu görevi beklemiyordum" dedi…

Neyse öyle ya da böyle koltuk değişti, piyasa şoku atlattı.

Kötü günlere kaldığımız yerden devam ederken,

Sırada daha kötü günlerimiz olduğunu unutmayın…

“Allah sonumuzu hayreylesin..."

O GİDERKEN

 


O GİDERKEN

Yıl 1938

Kasım'ın 21'i.

Yer: Ankara Ulus Meydanı

Az sonra Mustafa Kemal’in naaşı geçecek…

Halk Evinin Balkonunda emekli olmasına rağmen Mareşal üniformasıyla

O büyük insanı selamlamak için bekleyen

İngiliz Feldmareşali Sör WILLIAM BIRDWOOD...

Birdwood 1915 te Çanakkale'de Anzak Orduları Generaliydi.

O zaman 50 yaşındaydı.

34 yaşındaki Yarbay Mustafa Kemal'e 3 kere yenildi.

Yaşamının en büyük acılarından birini Atatürk'ün ölüm haberini alınca duydu.

73 yaşındaydı, üstelik hastaydı.

Ama ne olursa olsun cenaze törenine katılmak,

Dünyanın yetiştirdiği bu en büyük askerin tabutu önünde saygıyla eğilmek,

O'na ebedi yolculuğunda son görevini yapmak istedi.

İngiltere Hükümeti'ne bu arzusunu bildirdi ve Ankara'ya geldi.

Atatürk'ün tabutu geçici kabrine götürülürken,

Çok saygı duyduğu Mustafa Kemal Atatürk'ün cenaze töreninde,

Yanında getirdiği ve 3 defa mağlup olduğu yerin toprağı olan,

Çanakkale toprağının üzerinde dimdikti.

Ayakta durabilmesi ve son uğurlama görevini yapması için ayaklarının altına destek yapıldı.

Mustafa Kemal'in naaşını sakat bacağının acılarıyla beraber,

Hüngür hüngür ağlayarak selamlamıştı İngiliz Birdwood....

21 Kasım 1938 Pazar günü tarihin gördüğü en kalabalık törenlerden biri yapıldı.

Dokuz ülkenin şeref kıtaları katıldı ki bunların içinde yakın zamanda,

Kurtuluş Savaşı'nda yendiği Yunanistan da vardı.

En üst düzeyde katıldılar cenaze törenine…

Atatürk’ün cenazesi onun son zaferi oldu.

Cenaze töreninde tüm tezatlar susmuştu.

Türk ve Alman askerleri naaşının arkasında yürüyorlardı.

Stalin ve Hitler’in temsilcileri aynı sıradaydı.

Naaşının önünde faşistler, demokratlar ve komünistler eğildiler.

Sonra askeri okulların öğrencileri ve alfabetik sırayla

Almanlar, Bulgarlar, İngilizler, Fransızlar,

Yunanlılar, Romenler, Ruslar, Yugoslavlar’dan oluşan birlikler yer alıyordu.

 

Ruslar Karadeniz filosunun bir müfrezesini göndermişlerdi.

Çelik miğferli ve SS üniforması içindeki Baron v. Neurath kolu yukarıda,

Prusya merasim yürüyüşüyle geçen Alman bahriye birliğini selamlıyordu.

Yabancı birlikleri Türk denizcileri takip etti.

Onların arkasından büyük liderin naaşını taşıyan top arabası geliyordu.

Top arabasının her iki tarafında kılıçlarını çekmiş on iki general yürüyordu.

Dünyanın tüm ülkeleri temsil ediliyordu.

İtalyan heyetine eski Milletler Cemiyeti delegesi Baron Aloisi,

Fransız heyetine içişleri bakanı Sarraut,

Yunanistan heyetine ise başbakan Metaksas başkanlık ediyordu.

Yaşamında imkansızı mümkün kılmış olan Atatürk ölümünde de aynı şeyi yaptı.

Tüm dünyayı birleştirdi…

“Yurtta Sulh, Dünyada Sulh” demişti büyük savaşçı,

Ve bunu cenazesinde yaptı…

Dost, düşman yan yana yürüdü,

O Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

Ve ben Onunla büyüdüm.

Onu okudum, Onu izledim, Onu benimsedim...

Yokluğunda hep fikirlerine sarıldım.

Çıkmazlarda kendime hep aynısını söylerim;

“ATATÜRK GİBİ DÜŞÜN”

Ben her 10 Kasım'da hüzne bürünürüm.

Her 10 Kasım'da susarım, konuşmam…

Her 10 Kasım'da renkleri silerim gözlerimden.

Yine göğsümde bir sızıyla dinliyorum siren sesini,

Sabah oldu ama gün aydınlanmadı.

Bugün 10 Kasım ve evlatların öksüz…

Yokluğundan bize kalan en büyük miras;

Işığın…

Ruhun şad olsun Büyük Atatürk,

Açtığın yolda senin ışığında emanetlerinin bekçisiyiz…

KARTALLAR YÜKSEK UÇAR

  Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’de görülen mahkemesinden bir fotoğraf karesi günlerdir sosyal medyada dolaşıyor… Fotoğrafta benim dikkatimi ç...