ÇAKKIDI ÇAKKIDI
Dolar 8 TL olmuş, Euro 9 TL, ülkede
devalüasyon yaşanıyor,
Ekonomi Bakanımız Çokomelli damat;
“Güzel
haberler geliyor” diye açıklama
yapıyor.
Ekonomide her şeyi denedik, şimdi de “V”
modelini deneyecekmişiz.
Daha geride 28 harf daha var, umutları
söndürmemek gerek,
‘V’ olmazsa ‘C’ olur dimi ama,
Ne diyelim, hayırlısı…
İçişleri Bakanımız AYM'nin "karayollarında toplantı ve gösteri
düzenlenemez" kararını iptal etmesine çok sinirlenmiş olacak ki;
“Madem
özgür bir ülkeyiz, (bu
cümlenin altını özellikle çizdim) ana
caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını
onayladınız” deyiverdi.
Buradan da anladığımız üzere özgür bir ülkede
değilmişiz…
Okullar açılmış, çocuklar EBA’ya giremiyor.
Uzaktan eğitimin dünyadaki uygulamaları
ile ilgili Milli Eğitim Bakanımız;
“Çok iddialı olarak söylüyorum, dünyadaki 3-5
ülkeden bir tanesi Türkiye"
ifadelerini kullanıyor.
Bu açıklamadan 3 gün sonra sistem
çökmüş.
Milli Eğitim Bakanı çıkıp “Aslında güzel bir gelişme” diyor.
Bence Milli Eğitim Bakanımız uzaktan eğitime
gerçekten çok uzaktan bakıyor…
Yarım saat yağan yağmurla çöken
yollarımız var,
Ulaştırma Bakanımız, “Dünyanın kıskandığı uzay projeleri
yapıyoruz” diyor.
Vizyonumuz dar biz anlayamıyoruz…
Sağlık çalışanlarına şiddet ayyuka
çıkmış,
Hastaneler basılmış, sağlıkçılarımız
hastaları bırakmış “ölmemek için” kapılara bariyer kuruyor,
Sağlık Bakanımız “hasta yakınları kuralları zorladı, sağlık çalışanları şiddet
olasılığına karşı…” falan diye açıklama yapıyor…
Tabi hal böyleyken benim de kafamda
deli sorular oluşmuyor değil…
Biz memlekete kendi penceremizden
bakıyoruz yaa
Sanırım yanlış yapıyoruz…
“Şahlanıyoruz” diyorlar falan ama neye göre? Kime göre
şahlanıyoruz?
Aman neyse şahlanıyoruz diyorlarsa
şahlanıyoruzdur…
Koskoca hükümet yalan söyleyecek değil
ya?
Ben bu satırları yazarken arka planda
bir şarkı çalınıyor kulağıma;
“Buralardan hemen gidesim var, yeniden
başlamak hevesim var,
Ne varsa attığım içime, cart diye diyesim var”
Bu kısımdan sonra sesi biraz açıp
dikkat kesiliyorum;
“Katlanıyoruz herkes gibi malum, açıklarımız
kaçıklarımız var,
Ama hem kel hem fodul takımını, hart diye
yiyesim var.
Çat diye çatlamak üzereyim, neresinden tutup
da düzeleyim,
Ortağı olmuşum düzeneğin, kendimi boğasım var”
Bırakıyorum klavyeyi, açıyorum sesi;
“Aman be hadi kalk kaynaşalım kız çakkıdı
çakkıdı oynaşalım kız,
Azıcık alttan azıcık üstten, hoppidi hoppidi
hoplatalım kız”
Bir bakıyorum dolar çıkmış inmiş
umrumda değil,
Eğitim çökmüş, sağlık hırpalanmış,
özgürlük hayalmiş,
Amaaaannnn bana ne beee!!
Sonunda yakalıyorum hükümetimizle aynı
pencereden bakabilmeyi…
Ne güzelmiş bu pencere yahu?
Uçan otomobiller uzayda geziyor,
fabrikamız yok ama “yerli ve milli” üretim yapıyoruz,
Acun var, Müge Anlı var, Haluk Levent
var nasıl olsa,
Ülke güllük gülistanlık, dert yok
sorun yok….
Şarkı devam ediyor, ben kendimi
kaptırmışım,
Bir yere geliyor, duraksıyorum;
“Hiç umut yok mu? Her şey boş mu?
Dünya alem dut gibi sarhoş mu?”
Oturuyorum sandalyeme, yazdıklarıma
bakıyorum,
Onları bilmem ama bizim bu kafalara
ermemiz anca üç buçuk dakikalık şarkıyla oluyor,
Sonrasında yine delirmemek için
direndiğimiz tımarhanemize geri dönüyoruz…
