23 Mart 2023

ÖĞRETMEN

 



ÖĞRETMEN

Şemsi Efendi,

 Atatürk’ün ilk öğretmeniydi.

Eğitim tarihimizde yeni pedagojik yöntem ve uygulamaları ilk deneyenlerdendir.

Öğrencileri, bir üst düzeyde okul olan Rüştiyedeki öğrencilerden daha bilgili yetişiyorlardı.

Atatürk’ün dinde bağnazlığa karşı görüşlerinde,

Yenilikçi fikirlerinde, disiplin duygularının gelişmesinde

Şemsi Efendi’nin öğretim ve uygulamalarının şüphesiz payı vardır.

Yüzbaşı Mustafa Bey,

Atatürk’ün, Selanik Askerî Rüştiyesinde Matematik öğretmeniydi.

Öğrencisinin yeteneklerini sezip O’na “Kemal” adını takmıştı.

Bu şekilde O’nun kendisinden ve arkadaşlarından farklı ve üstün durumunu tesbit etmiş,

O’na, daha iyiye, daha güzele doğru gitmek için sürekli bir teşvik nedeni sağlamıştı.

Bu çok önemli tarihî olayı,

Mustafa Kemal Atatürk’ü sürekli, daha büyük başarı ve faziletler peşinde koşmaya iten

Bir destek olarak değerlendirmek gerekir.

Yüzbaşı Nakiyüddin Bey,

Askerî Rüştiyede Fransızca öğretmeniydi

Atatürk’e “geleceğe ilişkin ilk fikirleri” vermişti.

Mehmet Asım Efendi,

Manastır Askerî İdadisinde Kitabet öğretmeniydi.

Öğrencisinin askerliğe biraz ters düşen edebiyata fazla kapılmasını engellemiştir.

Topçu Kolağası Mehmet Tevfik Bey,

Askerî İdadîde Tarih öğretmeni

Atatürk’te tarih sevgisi oluşturmuş, O’na tarih alanında yeni ufuklar açmıştı.

Harp Okulundaki başlıca öğretmenleri,

Fransızca öğretmeni Necip Asım Bey,

Talim öğretmeni Rahmi Paşa ve onun maiyetindeki Yüzbaşı Naci Bey.

Harp Akademisindeki başlıca öğretmenleri;

Eski Osmanlı Seferleri öğretmeni Ahmet Muhtar Paşa,

Napoleon Savaşları öğretmeni Kurmay Binbaşı Refik Bey,

Yüksek Matematik öğretmeni Kurmay Yarbay Macit Bey,

Tabiye öğretmeni Kurmay Yarbay Nuri Bey...

Harp Okulu ve Akademisindeki öğretmenleri

Atatürk’ün özellikle askerlik bilgilerini genişletmesinde etkili olmuşlardı.

Vatan savunmasına sıra geldiğinde bu eli öpülesi öğretmenlere,

Yarattıkları o eşsiz lider bir vatan hediye etti…

22 Eylül 1924 günü Samsun’da “nereden esin ve kuvvet aldığı” yolunda yöneltilen bir soruya,

“Uyanışı düne borçlu olduğumuzu” belirterek şöyle demiştir:

“Diyebilirim ki bugünkü uyanışı düne, geçmişe borçluyuz. Herhalde babalarımızın, analarımızın, eğitimcilerimizin ruh ve zihinlerimizin gelişmesinde verimli etkileri vardır… Şimdi burada büyük bir kişiye rastladım. O, benim ortaokul birinci sınıfta öğretmenim idi. Bana henüz ilk bilgileri öğretirken gelecek için ilk düşünceleri de vermişti. Açıklamak istiyorum ki ilk esin, ana baba kucağından, sonra okuldaki öğretmenin dilinden, vicdanından, eğitiminden alınır.’’

****

14 Mayıs 1919

İzmir’in esaretten önceki son gecesi,

Karanlık, puslu, boğucu bir hava…

Mekteb-i Sultani (İzmir Atatürk Lisesi) Edebiyat öğretmeniydi,

Kurtuluş fişeğini patlatmak için telgrafın başında bekliyordu.

Parmaklarının arasında tuttuğu şifreli mesajı okudu,

“Vakit tamam” dedi…

Kendisi gibi vatanseverlere haber saldı:

“Mektepte buluşalım!!!”

O söyledi diğerleri yazdı,

Milli mücadelenin ilk direniş bildirisi yazıldı,

İvedilikle öğrencileri tarafından tüm İzmir’e dağıtıldı…

“Ey bedbaht Türk!

Hakkın gaspediliyor, namusuna saldırılıyor” diye başlıyor,

“Acı duymak fayda etmez,

Çağrımıza uy, Maşatlık’a koş” diye bitiyordu…

Bugün Bahribaba Parkı olarak bilinen yerde mahşeri kalabalık vardı,

İlk Hasan Tahsin konuştu;

Konuşmasını “Boyun eğmeyeceğiz!” diyerek bitirdi ve indi kürsüden…

Üzerinde siyah takım elbise, başında kalpakla kürsüye geldi,

Öğretmen Mustafa Necati Bey!!!

Daha 25 yaşındaydı, Doğma büyüme İzmir’liydi…

“Vatan ordusuna iltihaka hazırlanınız” dedi,

“Teslim olmayacağız” diyerek kürsüden indi…

İşgal bitti, Cumhuriyet ilan edildi.

Milli eğitim bakanı oldu.

Yaptığı sayısız devrim ve yenilikle Türkiye Cumhuriyeti’nde Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte

Eğitime en büyük gelişmeyi kaydettiren insan Mustafa Necati Bey’di.

Bu yenilikler arasında çıkardığı kanunla öğretmenlerin haklarını genişletmek,

“Maarif hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” hükmü ile öğretmenliğin itibarını arttırmak en dikkat çekenidir.

1 Ocak 1929’da, harf inkılabının yaygınlaşması amacıyla,

Millet mekteplerinin açıldığı günde apandisitinin patlaması ile hayatını kaybetti.

Henüz 35 yaşındaydı.

Ülkemiz için birçok alanda çok büyük işler yapan bu güzel insanın ölümü

Ulu önderimiz Atatürk’ü ağlatmayı başaran nadir olaylardan biri olmuştu.

***

“ULUSLARI KURTARACAK OLANLAR YALNIZ VE ANCAK ÖĞRETMENLERDİR”


KARTALLAR YÜKSEK UÇAR

  Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’de görülen mahkemesinden bir fotoğraf karesi günlerdir sosyal medyada dolaşıyor… Fotoğrafta benim dikkatimi ç...