ÖĞRETMEN
Şemsi Efendi,
Atatürk’ün ilk öğretmeniydi.
Eğitim tarihimizde yeni pedagojik
yöntem ve uygulamaları ilk deneyenlerdendir.
Öğrencileri, bir üst düzeyde okul
olan Rüştiyedeki öğrencilerden daha bilgili yetişiyorlardı.
Atatürk’ün dinde bağnazlığa karşı
görüşlerinde,
Yenilikçi fikirlerinde, disiplin
duygularının gelişmesinde
Şemsi Efendi’nin öğretim ve
uygulamalarının şüphesiz payı vardır.
Yüzbaşı Mustafa Bey,
Atatürk’ün, Selanik Askerî Rüştiyesinde
Matematik öğretmeniydi.
Öğrencisinin yeteneklerini sezip O’na
“Kemal” adını takmıştı.
Bu şekilde O’nun kendisinden ve
arkadaşlarından farklı ve üstün durumunu tesbit etmiş,
O’na, daha iyiye, daha güzele doğru
gitmek için sürekli bir teşvik nedeni sağlamıştı.
Bu çok önemli tarihî olayı,
Mustafa Kemal Atatürk’ü sürekli, daha
büyük başarı ve faziletler peşinde koşmaya iten
Bir destek olarak değerlendirmek
gerekir.
Yüzbaşı Nakiyüddin Bey,
Askerî Rüştiyede Fransızca
öğretmeniydi
Atatürk’e “geleceğe ilişkin ilk fikirleri” vermişti.
Mehmet Asım Efendi,
Manastır Askerî İdadisinde Kitabet
öğretmeniydi.
Öğrencisinin askerliğe biraz ters
düşen edebiyata fazla kapılmasını engellemiştir.
Topçu Kolağası Mehmet Tevfik Bey,
Askerî İdadîde Tarih öğretmeni
Atatürk’te tarih sevgisi oluşturmuş,
O’na tarih alanında yeni ufuklar açmıştı.
Harp Okulundaki başlıca öğretmenleri,
Fransızca öğretmeni Necip Asım Bey,
Talim öğretmeni Rahmi Paşa ve onun
maiyetindeki Yüzbaşı Naci Bey.
Harp Akademisindeki başlıca
öğretmenleri;
Eski Osmanlı Seferleri öğretmeni
Ahmet Muhtar Paşa,
Napoleon Savaşları öğretmeni Kurmay
Binbaşı Refik Bey,
Yüksek Matematik öğretmeni Kurmay
Yarbay Macit Bey,
Tabiye öğretmeni Kurmay Yarbay Nuri
Bey...
Harp Okulu ve Akademisindeki
öğretmenleri
Atatürk’ün özellikle askerlik
bilgilerini genişletmesinde etkili olmuşlardı.
Vatan savunmasına sıra geldiğinde bu
eli öpülesi öğretmenlere,
Yarattıkları o eşsiz lider bir vatan
hediye etti…
22 Eylül 1924 günü Samsun’da “nereden esin ve kuvvet aldığı” yolunda
yöneltilen bir soruya,
“Uyanışı düne borçlu olduğumuzu” belirterek şöyle demiştir:
“Diyebilirim ki bugünkü uyanışı düne, geçmişe borçluyuz. Herhalde
babalarımızın, analarımızın, eğitimcilerimizin ruh ve zihinlerimizin
gelişmesinde verimli etkileri vardır… Şimdi burada büyük bir kişiye rastladım.
O, benim ortaokul birinci sınıfta öğretmenim idi. Bana henüz ilk bilgileri
öğretirken gelecek için ilk düşünceleri de vermişti. Açıklamak istiyorum ki ilk
esin, ana baba kucağından, sonra okuldaki öğretmenin dilinden, vicdanından,
eğitiminden alınır.’’
****
14 Mayıs 1919
İzmir’in esaretten önceki son gecesi,
Karanlık, puslu, boğucu bir hava…
Mekteb-i Sultani (İzmir Atatürk
Lisesi) Edebiyat öğretmeniydi,
Kurtuluş fişeğini patlatmak için
telgrafın başında bekliyordu.
Parmaklarının arasında tuttuğu
şifreli mesajı okudu,
“Vakit tamam” dedi…
Kendisi gibi vatanseverlere haber
saldı:
“Mektepte buluşalım!!!”
O söyledi diğerleri yazdı,
Milli mücadelenin ilk direniş
bildirisi yazıldı,
İvedilikle öğrencileri tarafından tüm
İzmir’e dağıtıldı…
“Ey bedbaht Türk!
Hakkın gaspediliyor, namusuna saldırılıyor”
diye başlıyor,
“Acı duymak fayda etmez,
Çağrımıza uy, Maşatlık’a koş” diye bitiyordu…
Bugün Bahribaba Parkı olarak bilinen
yerde mahşeri kalabalık vardı,
İlk Hasan Tahsin konuştu;
Konuşmasını “Boyun eğmeyeceğiz!” diyerek bitirdi ve indi kürsüden…
Üzerinde siyah takım elbise, başında
kalpakla kürsüye geldi,
Öğretmen Mustafa Necati Bey!!!
Daha 25 yaşındaydı, Doğma büyüme
İzmir’liydi…
“Vatan ordusuna iltihaka hazırlanınız” dedi,
“Teslim olmayacağız” diyerek kürsüden indi…
İşgal bitti, Cumhuriyet ilan edildi.
Milli eğitim bakanı oldu.
Yaptığı sayısız devrim ve yenilikle
Türkiye Cumhuriyeti’nde Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte
Eğitime en büyük gelişmeyi
kaydettiren insan Mustafa Necati Bey’di.
Bu yenilikler arasında çıkardığı
kanunla öğretmenlerin haklarını genişletmek,
“Maarif hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” hükmü
ile öğretmenliğin itibarını arttırmak en dikkat çekenidir.
1 Ocak 1929’da, harf inkılabının
yaygınlaşması amacıyla,
Millet mekteplerinin açıldığı günde
apandisitinin patlaması ile hayatını kaybetti.
Henüz 35 yaşındaydı.
Ülkemiz için birçok alanda çok büyük
işler yapan bu güzel insanın ölümü
Ulu önderimiz Atatürk’ü ağlatmayı
başaran nadir olaylardan biri olmuştu.
***
“ULUSLARI KURTARACAK OLANLAR YALNIZ VE
ANCAK ÖĞRETMENLERDİR”
