Gülhane Parkı'nda Atatürk...
Yanında İsmet Paşa ile bir banka oturmuş beklerken bir
yandan da sohbet ediyor.
Az sonra ellerinde kara tahta ve tebeşirle geliyor iki
asker.
Halk merak içinde seyrediyor.
Geçiyor tahta başına, alıyor eline tebeşiri, başlıyor
anlatmaya...
"Bu" diyor "A"
Halk şaşkın ve heyecanlı dinliyor Gazi Paşa'yı.
Her devriminde olduğu gibi bunda da bizzat kendi halka
öncülük ediyor.
Sadece İstanbul'da değil tüm Anadolu'da başlıyor
seferberlik...
Eski yazılar kaldırılıyor, Yeni Türk Alfabesi öğretiliyor
halka.
Yaşlı, genç, kadın, erkek tüm yurttaşlar yeni harfleri
öğrenmek için gece gündüz kurslara gidiyorlar...
Devrimi izleyen iki yıl içinde bir buçuk milyon vatandaş
okuryazar olmuştu.
Yazı devriminin en dikkate değer yanı,
Gazi’nin bu devrimin yerleşmesinde en ufak bir ihmali bile
kabul etmemiş olmasıdır.
Bazı kimseler kendisine:
“Paşam, ilkokulların ilk sınıflarından itibaren yeni
harflerle öğretime başlayalım.
O kuşakla birlikte ortaokulu, liseyi ve üniversiteyi izletelim”
diyorlardı.
Gazi bu görüş ve düşüncelerin hiçbirisine yanaşmadı:
“Devrim ya bir
anda olur, ya da hiç olmaz” dedi…
Cumhuriyet’in ilanı bir domino etkisiydi aslında.
Devrimler ardı ardına geldi, Türk milleti gerçek kimliğine
kavuştu.
O gün kapkara bir tahtaya bembeyaz harfler yazıldı,
Türkiye karanlıktan aydınlığa erişti…
Ne mutlu bize bugünleri bırakanlara!!!
.jpg)