DÜŞMAN
Toplam yüzölçümü 783.562 km²
Bir ucundan bir ucuna en uzak mesafesi kuş uçumu 1670 km
Karayolu ile 2040 km.
% 98’i kara, %2’si su…
Kabaca dikdörtgen formda bir yarımadayı andırır,
Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir
kara parçası…
Avrupa ile Asya arasındaki köprü, İpek Yolu’nun güzergahı,
Medeniyetlerin beşiği, uygarlıkların ev sahibi Anadolu….
Dünyanın bu nazlı kızını almak isteyen çok oldu,
Uğruna yapılan savaşlar, dökülen kanlar, verilen canlar….
Biz 16 Eylül 1922’de Anadolu'da esirler dışında bir tek
düşman askeri kalmadı derken,
Yanılmışız…
***
15 Ağustos 1984 akşamı saat 21.30'da Siirt Eruh ve Hakkâri
Şemdinli'de;
1 askerin şehit olduğu, 9 asker ile 3 sivilin yaralandığı saldırıyla,
Türkiye'de huzur ve kardeşliği bozma hedefiyle 35 yıldır hain
saldırılar Doğu’da sürüyor.
Yıllardır terörün kıskacındaki şehirlerden biri olan Tunceli,
bu kez de maden terörü tehlikesiyle karşı karşıya.
Doğa ve kültür abidesi olarak dimdik duran Munzur Dağları’nın
tamamı maden sahası ilan edildi.
Batman’da Dicle Nehri üzerine yapılan barajla tarih ölüyor;
Hasankeyf sular altında kalıyor,
Sivas’ın Hafik ilçesi Beykonağı Köyü’nde Melek Dede ve Eşek
Meydanı Mevkiindeki antik bölge mermer aramak için yerle bir ediliyor. Bu bölge
hem Alevi kültürünün kutsal bölgesi, hem endemik bir flora ve faunaya sahip, hem
de belki Bizans belki de Selçuklu’dan kalma bir kalenin olduğu bir yer.
Tarihle doğa birlikte yok ediliyor.
Erzincan’da siyanürle altın aranıyor,
Silopi’deki Termik Santral ölüm saçıyor,
Tortum Bağbaşı, Pülümür, Gelinkaya, Karasu, Gökçeköy, Mahi
Çayı, Ilısu’da kurulan HES’lerle doğanın tüm dengesi bozuluyor.
***
Bergama ilçesine bağlı Kozak Bölgesi’nde altın madeni
işletmeleri doğayı katlediyor,
Türk Akımı Projesi boru hattının kara çıkışı noktası Kıyıköy,
Türkiye-Yunanistan sınırındaki çıkış noktası ise İpsala mevkii olarak
belirlendi. Bu hattın kara kesimi 180 km uzunlukta ve bu alan içinde
milyonlarca ağaç kesiliyor,
Kaz Dağları’nda siyanürle altın arıyorlar,
Şirince’de dağları yok edip mermer çıkarmak istiyorlar,
Aydın’da jeotermal santralleriyle havayı zehirliyorlar,
kansere davetiye çıkarıyorlar,
Gökçeada ve Bozcaada’da jeotermal istiyorlar,
Havaalanı ve otoyol için 6.500 hektarlık orman alanını
kesiyorlar,
Yatağan’da termik santralle her yeri dumana boğuyorlar,
Kütahya’da altın aramaya niyetleniyorlar,
Muğla’nın canım turistik bölgelerinde ormanları yakıp bina
dikiyorlar,
Bodrum’da yangınlarla yok edilen ormanlar imara açılarak
betonlaştırılıyor,
Eskişehir’de Beylikova, Mihalıççık, Sivrihisar’da maden arama
çalışmaları, Alpu Termik Santrali ve Murat Dağı Altın Madeni arama
çalışmalarından sonra şimdide demir ve nikel madeni aramak istiyorlar,
Manisa’nın Çaldağı’nda Nikel arayan yabancı firmalar, ölüm
saçıyor,
Zeytin ağacı istemiyorlar,
Suyumuzu, toprağımızı, ekmeğimizi, havamızı zehirliyorlar,
Bizi yavaş yavaş öldürüyorlar…
***
Mersin Akkuyu Nükleer Santrali Projesi ile tüm ülke tehlikeye
ve telafisi olmayan bir kötülüğün içine sürükleniyor,
Demre Çayı vadisindeki mermer ocakları nedeniyle bölgede
adeta bir doğa ve tarihi eser katliamı yaşanıyor,
Mezitli Gümüşkum ( 100. Yıl ) Tabiat Parkı’nda nazım imar
planı değişikliğiyle kentin tek doğal bölgesi ve deniz kaplumbağalarının üreme
alanını bitiriyorlar,
Salda Gölü’nde Millet Bahçesi yaparak bu doğal güzelliği yok
etmeye çalışıyorlar,
Antalya Elmalı’da işi biten taş ocakları doğayı talan edip
gidiyor,
Finike’de mermer ocakları ağaçları çatır çatır kesiyor,
Fabrikalar atıklarını derelere salıyor, kimse denetlemiyor,
Hayvanlar ölüyor, iklim bozuluyor, bitki örtüsü ölüyor…
***
Doğu Karadeniz’de dokuz ilin (Samsun, Tokat, Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Rize ve
Artvin) yaylalarını ‘turizmi geliştirme’ gerekçesiyle
birbirine bağlamayı amaçlayan Yeşil Yol
Projesi’nde yüzbinlerce ağaç kesiliyor,
Rize’li Havva Nine “HALKIM
BEN” diye isyan ediyor,
Nükleer santral planlanan Sinop İnceburun’da kesilen ağaç
sayısı 650 bini aştı. Sinop ’un doğa harikası İnceburun’da, Türkiye’nin ikinci
nükleer santral projesinin yapılması planlanıyor.
Gerze’de Termik Santral korkusu halkı isyan ettiriyor,
Ordu’nun Fatsa ve Ünye ilçelerinde maden ocağına ve yine
yakın çevresinde maden arama faaliyetlerine karşı mücadele ediliyor. Maden
ocağı ve sondajları su kaynaklarını kurutuyor, var olanlar ağır metal içeriyor
ve binlerce ağaç katlediliyor,
Karadeniz turizminin göz bebeği Trabzon Uzungöl günden güne
yok oluyor. Göl çevresindeki tahribat ve betonlaşma herkesin tepkisini çekiyor,
Gümüşhane'nin Mastra köyünde siyanürlü altın arama faaliyeti
gerçekleştiriliyor. Arıtma
havuzlarının altına yerleştirilen borulardan çekilen SİYANÜR havaya
püskürtülerek arıtma işlemi gerçekleştirilirken zehirli su ise tesisin hemen
yanından geçen dereye akıtılıyor,
Artvin’in güzellikleri
ile ünlü Kafkasör Yaylası Cerattepe mevkiinde, maden çalışmaları binlerce
ağacın katledilmesine ve bölgedeki büyükbaş hayvanların zehirlenmesine neden oluyor,
Karadeniz’in bir ucundan bir ucuna derelerine kurulan
HES’lerle doğal denge bozuluyor, seller, toprak kaymaları ve heyelanlarla
felaketler yaşanıyor.
***
Şimdi güzel kardeşim aklından “Yahu sende enerjiye karşısın” gibi bir düşünce geçiyordur.
Yok kardeşim ben enerjiye falan karşı değilim.
Ben denetimsizliğe, talana, ranta, peşkeşe karşıyım.
Kuralına uygun yapıldıktan sonra neden karşı olalım?
Ülkenin her yerinde talan, rant almış başını gidiyor.
Hiç biri yetmiyor gibi ormanlar cayır cayır yakılıyor,
hükümetten kimse sesini çıkarmıyor.
Sesini çıkaran Tarım Bakanı’nın da özrü kabahatinden beter…
Bir Hükümet düşünün ki;
Yangın söndürme uçağı var, kullan(dır)ılmıyor, ilgili bakan
“arızalı” diye yalan söylüyor,
Yeraltı enerji kaynakları var, ilgili birimler tarafından
çevresel etkileri denetlenmiyor,
Dereleri, akarsuları var, rant uğruna uygunsuz HES
Projelerine izin veriyor,
Maden ocakları var, yabancılara peşkeş çekiliyor.
İşgal sadece topla tüfekle olmuyor güzel kardeşim…
Bu toprakların tek düşmanı yabancı ülkeler değil ki!!!
Bakın düşman hala içimizde…
Kahvehanede çayını yudumluyor yada pazarda yanından geçiyor
bilmiyorsun,
Çok uzakta değil aslında düşman!
Bizden gibi görünüp bizden olmayanlar bu ülkeye düşman,
‘ırmağının akışına ölürüm’ deyip, HES’lere sesini çıkarmayanlar
düşman,
‘-mış gibi yapıp’ hiç bir şey yapmayanlar düşman,
Kaynaklarımızın yabancılar tarafından sömürülmesine müsaade
edenler düşman,
Ormanlarımızı koruyamayanlar, yanarken müdahale etmeyenler
düşman,
“kanser olmak
istemiyoruz” diyen
halka zulüm edenler düşman,
Rant uğruna sularımızı kirletenler, doğamızı katledenler bu
ülkeye düşman…
97 yıl önce denize döktüğümüz düşman, şimdi farklı bir
suretle aramızda geziyor!
Ne diyeyim Allah düşmanın bile hayırlısını versin…
