ESTONYA FERİBOTU
Hepimizin bildiği en büyük deniz kazası Titanic yolcu
gemisinin batmasıdır.
1912'de yapımı tamamlandığında dünyanın en büyük buharlı
yolcu gemisiydi.
Daha ilk seferini yaparken Kuzey Atlatik’in buzlu sularına
gömüldü.
Bu talihsiz kaza 1514 kişinin ölümüyle sonuçlandı ve tarihe
geçti.
Titanic`te yaşanan can kayıpları birçok nedene
bağlanmaktaydı.
Ama asıl neden herkese yetecek kadar filika taşımıyor
olmasıydı.
Titanic hepimizin bildiği bir deniz kazası olsa da;
“Batmayan gemi”
ünvanına rağmen batması ve
Filminden zihinlerimizde kalan gemi batarken hala keman
çalan kemancı dışında pek bir özelliği yok…
Size daha çok ilginizi çekecek Estonya Feribotundan
bahsetmek istiyorum.
Deniz tarihinin en büyük kazalarından biri 28 Eylül 1994
yılında Baltık Denizi’nde yaşandı.
Estonya Feribotu’nun batmasıyla 852 yolcu öldü, 137 kişi bu
kazadan kurtuldu.
Kıyıya yakın bir mesafede su alması nedeniyle yan yatarak
batan feribot,
Sadece gemi mühendisleri tarafından değil aynı zamanda
kazada ölümlerin nedeni açısından,
Davranış psikolojisi uzmanlarınca da yıllarca incelendi.
Davranış psikolojisi uzmanları bu kazada ölen 852 yolcunun
neden kurtulamadıklarını araştırdı.
Ölenlerin yüzde 98’inin çok iyi yüzme bildiklerini
belirleyen uzmanlar,
Son olarak kazadan kurtulanlarla görüştüler.
Ortaya çıkan sonuç şuydu:
Feribot 28 Eylül’de gece saat 00.50’de sert dalgalar
nedeniyle su almaya başladı.
Feribota giren sular 50 santim yüksekliğe ulaştı ve feribot
yan yatmaya başladı.
Su miktarının artmasıyla birlikte tahliye işlemi başladı.
Ancak 987 yolcudan sadece 137’si su almaya başlar başlamaz
hemen feribotu terk etti.
Geri kalan 852 yolcu ise,
Gemi kaptanının;
“Panik yapmayın dünyanın en güçlü feribotundasınız”
(evet biliyorum burası size çok tanıdık geldi) sözlerine
kanarak
Su boşaltma işlemini izlediler.
Saatler ilerledikçe feribot daha da yan yattı ama 852 yolcu
izlemeye devam etti.
Sonunda saatler 01.50’yi gösterirken tamamen yan yatarak
sulara gömüldü.
Feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmelerine
rağmen,
Son saniyeye kadar rahat rahat batışı izleyenler,
Psikoloji ders kitaplarında “Estonya Feribotu Sendromu” olarak yer aldı.
Çevrenize bir bakın,
Eminim bu sendroma tutulmuş onlarca insan göreceksiniz…
İşte Türkiye’de de bugün Estonya Feribotu Sendromu
yaşanıyor.
Faizlerin yükselmesi,
Dövizin Merkez Bankası’nın çabalarına rağmen düşmemesi,
İşsizliğin artması,
Her yıl katlanarak artan dış borç,
80 milyonluk ülkenin 60 milyonunun borç batağında olması,
Geçinemiyorum çığlıkları,
Kepenk kapatan esnaflar,
Yetmeyen asgari ücret,
Hacizlik olmuş çiftçiler,
Çıkar yol bulamayıp intihar edenler,
Mutsuz insanlar, umutsuz gençler…
Bunların hepsi ülkenin batışını alenen gösteriyor!
Bir de tüm bunları yaşadığı halde hala AKP diyen,
“Reis bizi kurtarır”
diyerek hala kurtarılacağına inanan,
-ki onlarda Stockholm Sendromu da yaşandığını düşünüyorum-
Sokak röportajında “tüm
bunların sorumlusu CEHAPE” diye tutunan bir güruh var…
Tam bir akıl tutulması, Estonya Feribotu Sendromunun
zirvelerinde gezen bir topluluk…
Ülke yan yatmış, oturmuş hala izliyorlar…
Evet bu ülkede geçmiş yıllarda tüp kuyruğu oldu,
Yağ kuyruğu, şeker kuyruğu, çay kuyruğu oldu.
Ama o zamanlar ambargolar, savaşlar, ihtilaller vardı.
Şimdi bunların hiç biri yok ancak,
Ucuz ekmek kuyruğu,
Ucuz karnabahar kuyruğu,
Askıda ekmek kampanyaları, upuzun İşkur kuyrukları var.
Ülkenin en büyük sosyal yardım ağı Kızılay bile 10
TL bağış toplamak için kampanya yapar hale gelmiş.
Bir tarafta ülkedeki her şeyi sata sata bitirdikleri için
kesilen sıcak para musluğu nedeniyle,
Ekonomiyi bir türlü derleyip toparlayamayan bir hükümet,
Diğer tarafta felaketi görüp de, “bize bir şey olmaz” diyerek izleyen Türk halkı.
Kredi derecelendirme kuruluşları notumuzu durmadan
düşürüyor,
Yabancı yatırımcıları Türkiye’ye karşı uyarıyor.
Yabancı yatırımcılar temkinli, hatta yatırım kararlarından
bile vazgeçer hale gelmiş…
Yabancılar bir gün sonrasını bile karanlık görüp gemiyi terk
ederken,
Bizim halkımız tıpkı Estonya Feribotu’ndaki 852 kişi gibi
batışı seyrediyor.
Ne can yeleği var, ne yüzmeyi biliyor,
Bir de durmadan kredi çekip borçlanıyor.
Ne diyeyim Allah akıl fikir versin...
Umarım bir gün Estonya Feribotu’nda ölen 852 kişinin
davranışlarını inceleyen uzmanlar,
Ekonomisi çöküş yaşayan Türk insanının bu rahatlığını ve
cesaretini de analiz ederler.
Buraya kadar tane tane, güzel güzel anlattım ama
Lafı daha fazla uzatmaya gerek yok,
Sen böyle rahat rahat “istikrar
bozulmasın reis bizi kurtarır nasılsa” diye oy verip,
Cebinde beş kuruşsuz olan biteni seyrediyorsun ya güzel
kardeşim
İşte o iş öyle olmuyor!
Sen bakma kaptanın “aynı
gemideyiz” dediğine,
Onlar gemi tam yattığında son filikaya atlayıp kurtulur,
Ama sen Titanic’de ki kemancı gibi elindeki kemanla
kalakalırsın.
Benden söylemesi…
