KAVAK
“Oysa ki bu nisanda çiçeklerimi açmış,
Haziran da ise tohumlarım tamamen olgunlaşmıştı.
Çok bir şey de istemezdim aslında.
Bir avuç toprak ve yaşayabileceğim kadar su…
Ortalama 10-12 yılda yetişkin oluyorum.
25-30 metre boyundaydım
Arkadaşlarımla bir arada yaşıyordum.
Gölgem serin oluyordu,
Havayı zehirli maddelerden temizliyordum,
Radyoaktif maddeleri etkisiz hale getiriyordum,
Karbondioksit ve tozu emiyor ve oksijen sentezi yapıyordum,
Tomurcuklarımda olan yapışkanlı katrandan arılar
propolis hazırlıyordu.
Sadece bunlar değildi faydalarım;
Şiirlere, şarkılara, hikayelere ilham oluyordum.
Ankara’da ODTÜ’nün içinde arkadaşlarımla sakin, sessiz
kimseye zarar vermeden yaşıyordum.
Kıydılar bize…
Tohumlarımız üzerimizdeydi, kıydılar…
Direnenleri susturdular, beni ve tüm arkadaşlarımı acımadan
parçalara ayırdılar.
Ne için biliyor musunuz?
Koca koca betonlar yapmak için kıydılar bize…
Köklerimizi söküp atacaklar, topraklarımızı kazacaklar,
İçine beton doldurup bir devri kapatacaklar…
O binaları her gördüğünüzde bizi hatırlayın.
Biz ODTÜ’nün içindeki 40 dönümlük kavaklıktaki son ağaçlarız,
Bizi unutmayın!!!”
Bu ülkede;
Kadın olmak,
Çocuk
olmak,
Ağaç
olmak zor…
