YÜK
“Eğitimde
asıl yük, öğretmenin maaşıyla ilgilidir. Milli Eğitim Bakanlığının bütçesine
bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz. Neye göre,
personel maaşına göre. Bu tüm okullar için böyledir. Yani asıl yük kira varsa
kirada ve öğretmen maaşındadır. Geri kalan yük vergi yüküdür ve elektrik, su
parasıdır. Eğer vergi yükü devam ederse, eğer maaş devam ederse büyük ihtimalle
bizim masraflarımızda Milli Eğitim Bakanlığının, büyük bir azalma olmaz ama
başka yerlerde daha fazla bütçeye ihtiyacımız olur ki öyle oluyor zaten."
Böyle dedi ülkemin Milli Eğitim
Bakanı,
Üstelik kendisi de bir
öğretmen…
İyi de Sayın Bakan Bey bunu
niye bize söylüyorsunuz?
Niye mensubu bulunduğunuz
iktidarın Maliye Bakanı ile bir araya gelip,
Yatırım için ek bütçe
istemiyorsunuz?
Yada niye Cumhurbaşkanına çıkıp
derdinizi anlatmıyorsunuz?
****
Hasan
Ali YÜCEL…
Eğitimde sıçrama yaptıran Milli
Eğitim Bakanımız…
Yurt gezilerinden birinde
Atatürk, Kayseri’dedir.
Kendisine eğitim konusunda
danışmanlık yapmak üzere,
Bakanlık tarafından Hasan Ali
Yücel görevlendirilir.
Mustafa Kemal, bir gün yanında
bulunanlara
"Türk
milleti ne zaman kendini kurtulmuş sayabilir?" diye
sorar.
Yanındakiler doğal olarak
görüşlerini bildirirler.
Sonra Hasan Ali Yücel söz alır;
"Paşam,
Türk milleti ne zaman kurtarıcı arama ihtiyacını duymayacak hale gelirse
o zaman
kurtulmuş olur" der.
Mustafa Kemal kendisine;
"Bu
çocuğun ileri attığı, üstünde bizi derin derin düşündürmeye değer bir
fikirdir" diyerek takdirlerini bildirir.
28
Aralık 1938'de istifa eden Saffet Arıkan'ın yerine Maarif Vekili olur.
Hepimizin bildiği en önemli
projesini de bu dönemde gerçekleştirir.
Tamamen Türkiye'ye özgü bir eğitim projesi olan Köy Enstitülerini,
Hasan Ali Yücel Milli Eğitim
Bakanı olarak bizzat yönetti.
O dönem birçok Avrupa ülkesine
ilham kaynağı olan bir eğitim modeliydi.
Neredeyse tüm Anadolu'nun
okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak,
Köylerden ilkokul mezunu zeki
çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra,
Yeniden köylere giderek
öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular.
Kurtuluş Savaşı sonrasında
vatandaşların sadece %3-4'ünün okuma yazması vardı.
Halkın %80'i köylerde
yaşıyordu.
Bu projenin temelini oluşturan
düşünce ise askerliğini çavuş olarak yapmış erlerden,
Köy öğretmeni yetiştirilip
köylerine öğretmen olarak gönderilme projesiydi.
Atatürk ilk defa Köy
Enstitülerinin kuruluş yasalarını bu şekilde çıkardı.
Sonraki dönemde Hasan Ali Yücel
ve İsmail Hakkı Tonguç gibi eğitim neferlerimiz sayesinde,
Proje büyüdü Avrupa’ya kadar
yayıldı…
Para yoktu, teknoloji yoktu,
okuma-yazma bilen insan bile yoktu,
Elimizde
sadece tazecik bir Cumhuriyet vardı, bir de idealist vatansever öğretmenler…
Bir ulusun dili, okuması,
yazması, hatta yazma yönü bile tamamen değişmişken,
Bir Milli Eğitim Bakanı çıktı
ve köylerde ki insanlar da okuma yazma öğrensin diye,
Avrupa’nın imreneceği projeyi
geliştirdi.
Şimdi günümüze geliyoruz, yıl
olmuş 2020
Teknolojinin zirve yaptığı bir
dönemde uzaktan eğitim sistemi EBA çalışmıyor,
Sayın Bakan bunu öğretmen
maaşının yüksek olması ile ilişkilendiriyorsa,
Vay halimize…
Siz televizyonlar da ağlayın
Sayın Bakanım…
Öğretmen
maaşı, vergiler, elektrik, su parası “yük” deyin,
Bu yüzden proje
geliştiremiyoruz deyin…
Ama unutmayın ki bu millet esas
yükün kim olduğunu, ne olduğunu,
Eğitim, sağlık gibi temel konulara harcanması gereken vergilerin,
Nerelere, kimlere harcandığını
biliyor…
****
14 Mayıs 1919
İzmir’in esaretten önceki son gecesi,
Karanlık, puslu, boğucu bir
hava…
Mekteb-i Sultani (İzmir Atatürk
Lisesi) Edebiyat öğretmeniydi,
Daha 25 yaşındaydı, Doğma
büyüme İzmir’liydi…
Öğretmen
Mustafa Necati Bey!!!
İzmir işgal edilirken Hasan
Tahsin’den sonra çıktı kürsüye
“Vatan
ordusuna iltihaka hazırlanınız” dedi,
Konuşmasını
tamamalayıp “Teslim olmayacağız” diyerek kürsüden indi…
İşgal bitti, Cumhuriyet ilan
edildi.
Milli Eğitim Bakanı oldu.
Yaptığı sayısız devrim ve
yenilikle Türkiye Cumhuriyeti’nde Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte,
Eğitime en büyük gelişmeyi
kaydettiren Mustafa Necati Bey’di.
Bu yenilikler arasında
çıkardığı kanunla öğretmenlerin haklarını genişletmek,
“Maarif
hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” hükmü ile
öğretmenliğin itibarını arttırmak en dikkat çekeniydi.
1 Ocak 1929’da, harf
inkılabının yaygınlaşması amacıyla,
Millet Mektepleri’nin açıldığı
günde hayatını kaybetti.
Henüz 35 yaşındaydı.
Ülkemiz için birçok alanda çok
büyük işler yapan bu güzel insanın ölümü,
Ulu önderimiz Atatürk’ü
ağlatmayı başaran nadir olaylardan biri olmuştu.
Öğretmenin hakkını ne kadar çok
savunursanız,
Eğitim kalitesi artar,
nitelikli bir eğitim için temel unsur öğretmendir.
Maaşını, haklarını her şeyi
geçtim,
Öğretmenleri öğrencilere,
ailelere, idarecilere ezdirmeyin Sayın Bakanım…
Siz öğretmene televizyonlarda
bunu yaparsanız,
Densizin
biri çıkar “öğretmenler bu ülkenin en şımarık topluluğudur. Yattıkları
yerden para aldıkları yetmiyor gibi haftada bir derse gitmeye bile itiraz eder
hale geldiler” der ve siz susarsınız…
****
Ben Nazlı Sıla Durmuş
Atanamayan bir öğretmenim…
Atanamayan 460 bin öğretmen ve
atanmış olan öğretmen arkadaşlarım gibi
Bende Sayın Bakanın bu
sözlerinden hicap duydum.
Eğitime, öğretmene bakış açısı
bu olmamalı.
Bir Milli Eğitim Bakanı
öğretmenin maaşını diline dolayıp,
Televizyonlarda millete şikayet
etmemeli.
Aksine eğitimdeki sorunlara çözüm
bulmalı…
Öğretmen maaşı yük değil,
fedakarlığın, alın terinin, özverinin,
Yıllarca dirsek çürütüp
okumanın, sınavdan sınava koşmanın karşılığıdır.
Atatürk’ün dediği gibi;
“ULUSLARI
KURTARACAK OLANLAR YALNIZ VE ANCAK ÖĞRETMENLERDİR”
Hasan Ali Yücel’ler, İsmail
Hakkı Tonguç’lar, Mustafa Necati’ler …
Bu sözün en güzel örnekleridir.
Kah kitlelere vatanseverlik
aşılayarak,
Kah gerici zihniyetle
savaşarak,
Kah en ücra köylere eğitim
ışığı saçmak için çalışarak,
Büyük Türk Milletine yön vermişlerdir…
Öğretmen; öyle bir öğrenci
yetiştirir ki 7 düvelle savaşır,
Çaresiz bir ulusa vatan hediye
eder…
Öğretmenlik sadece bir iş ya da
meslek değildir,
Özü insan, kaynağı sevgi,
ilkesi bilimdir.
Mesela hiç bir öğretmen işe
gidiyorum demez, okula yada derse gidiyordur.
“Öğrencilerim” derken
gözleri parlar, heyecanlanır…
Öğretmenlik özeldir, eşsizdir,
hayattır, nefestir, keşiftir, vatandır, yarındır…
“ÖĞRETMENLİK
SONSUZLUKTUR…”
Mesleğini layıkıyla yapan tüm
öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun…
