23 Mart 2023

YÜK

 


YÜK

 

“Eğitimde asıl yük, öğretmenin maaşıyla ilgilidir. Milli Eğitim Bakanlığının bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz. Neye göre, personel maaşına göre. Bu tüm okullar için böyledir. Yani asıl yük kira varsa kirada ve öğretmen maaşındadır. Geri kalan yük vergi yüküdür ve elektrik, su parasıdır. Eğer vergi yükü devam ederse, eğer maaş devam ederse büyük ihtimalle bizim masraflarımızda Milli Eğitim Bakanlığının, büyük bir azalma olmaz ama başka yerlerde daha fazla bütçeye ihtiyacımız olur ki öyle oluyor zaten."

Böyle dedi ülkemin Milli Eğitim Bakanı,

Üstelik kendisi de bir öğretmen…

İyi de Sayın Bakan Bey bunu niye bize söylüyorsunuz?

Niye mensubu bulunduğunuz iktidarın Maliye Bakanı ile bir araya gelip,

Yatırım için ek bütçe istemiyorsunuz?

Yada niye Cumhurbaşkanına çıkıp derdinizi anlatmıyorsunuz?

****

Hasan Ali YÜCEL…

Eğitimde sıçrama yaptıran Milli Eğitim Bakanımız…

Yurt gezilerinden birinde Atatürk, Kayseri’dedir.

Kendisine eğitim konusunda danışmanlık yapmak üzere,

Bakanlık tarafından Hasan Ali Yücel görevlendirilir.

Mustafa Kemal, bir gün yanında bulunanlara

"Türk milleti ne zaman kendini kurtulmuş sayabilir?" diye sorar.

Yanındakiler doğal olarak görüşlerini bildirirler.

Sonra Hasan Ali Yücel söz alır;

"Paşam, Türk milleti ne zaman kurtarıcı arama ihtiyacını duymayacak hale gelirse

o zaman kurtulmuş olur" der.

Mustafa Kemal kendisine;

"Bu çocuğun ileri attığı, üstünde bizi derin derin düşündürmeye değer bir fikirdir" diyerek takdirlerini bildirir.

28 Aralık 1938'de istifa eden Saffet Arıkan'ın yerine Maarif Vekili olur.

Hepimizin bildiği en önemli projesini de bu dönemde gerçekleştirir.

Tamamen Türkiye'ye özgü bir eğitim projesi olan Köy Enstitülerini,

Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı olarak bizzat yönetti.

O dönem birçok Avrupa ülkesine ilham kaynağı olan bir eğitim modeliydi.

Neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak,

Köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra,

Yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular.

Kurtuluş Savaşı sonrasında vatandaşların sadece %3-4'ünün okuma yazması vardı.

Halkın %80'i köylerde yaşıyordu.

Bu projenin temelini oluşturan düşünce ise askerliğini çavuş olarak yapmış erlerden,

Köy öğretmeni yetiştirilip köylerine öğretmen olarak gönderilme projesiydi.

Atatürk ilk defa Köy Enstitülerinin kuruluş yasalarını bu şekilde çıkardı.

Sonraki dönemde Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç gibi eğitim neferlerimiz sayesinde,

Proje büyüdü Avrupa’ya kadar yayıldı…

Para yoktu, teknoloji yoktu, okuma-yazma bilen insan bile yoktu,

Elimizde sadece tazecik bir Cumhuriyet vardı, bir de idealist vatansever öğretmenler…

Bir ulusun dili, okuması, yazması, hatta yazma yönü bile tamamen değişmişken,

Bir Milli Eğitim Bakanı çıktı ve köylerde ki insanlar da okuma yazma öğrensin diye,

Avrupa’nın imreneceği projeyi geliştirdi.

Şimdi günümüze geliyoruz, yıl olmuş 2020

Teknolojinin zirve yaptığı bir dönemde uzaktan eğitim sistemi EBA çalışmıyor,

Sayın Bakan bunu öğretmen maaşının yüksek olması ile ilişkilendiriyorsa,

Vay halimize…

Siz televizyonlar da ağlayın Sayın Bakanım…

Öğretmen maaşı, vergiler, elektrik, su parası “yük” deyin,

Bu yüzden proje geliştiremiyoruz deyin…

Ama unutmayın ki bu millet esas yükün kim olduğunu, ne olduğunu,

Eğitim, sağlık gibi temel konulara harcanması gereken vergilerin,

Nerelere, kimlere harcandığını biliyor…

****

14 Mayıs 1919

İzmir’in esaretten önceki son gecesi,

Karanlık, puslu, boğucu bir hava…

Mekteb-i Sultani (İzmir Atatürk Lisesi) Edebiyat öğretmeniydi,

Daha 25 yaşındaydı, Doğma büyüme İzmir’liydi…

Öğretmen Mustafa Necati Bey!!!

İzmir işgal edilirken Hasan Tahsin’den sonra çıktı kürsüye

Vatan ordusuna iltihaka hazırlanınız” dedi,

Konuşmasını tamamalayıp “Teslim olmayacağız” diyerek kürsüden indi…

İşgal bitti, Cumhuriyet ilan edildi.

Milli Eğitim Bakanı oldu.

Yaptığı sayısız devrim ve yenilikle Türkiye Cumhuriyeti’nde Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte,

Eğitime en büyük gelişmeyi kaydettiren Mustafa Necati Bey’di.

Bu yenilikler arasında çıkardığı kanunla öğretmenlerin haklarını genişletmek,

“Maarif hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” hükmü ile öğretmenliğin itibarını arttırmak en dikkat çekeniydi.

1 Ocak 1929’da, harf inkılabının yaygınlaşması amacıyla,

Millet Mektepleri’nin açıldığı günde hayatını kaybetti.

Henüz 35 yaşındaydı.

Ülkemiz için birçok alanda çok büyük işler yapan bu güzel insanın ölümü,

Ulu önderimiz Atatürk’ü ağlatmayı başaran nadir olaylardan biri olmuştu.

Öğretmenin hakkını ne kadar çok savunursanız,

Eğitim kalitesi artar, nitelikli bir eğitim için temel unsur öğretmendir.

Maaşını, haklarını her şeyi geçtim,

Öğretmenleri öğrencilere, ailelere, idarecilere ezdirmeyin Sayın Bakanım…

Siz öğretmene televizyonlarda bunu yaparsanız,

Densizin biri çıkar “öğretmenler bu ülkenin en şımarık topluluğudur. Yattıkları yerden para aldıkları yetmiyor gibi haftada bir derse gitmeye bile itiraz eder hale geldiler” der ve siz susarsınız…

****

Ben Nazlı Sıla Durmuş

Atanamayan bir öğretmenim…

Atanamayan 460 bin öğretmen ve atanmış olan öğretmen arkadaşlarım gibi

Bende Sayın Bakanın bu sözlerinden hicap duydum.

Eğitime, öğretmene bakış açısı bu olmamalı.

Bir Milli Eğitim Bakanı öğretmenin maaşını diline dolayıp,

Televizyonlarda millete şikayet etmemeli.

Aksine eğitimdeki sorunlara çözüm bulmalı…

Öğretmen maaşı yük değil, fedakarlığın, alın terinin, özverinin,

Yıllarca dirsek çürütüp okumanın, sınavdan sınava koşmanın karşılığıdır.

Atatürk’ün dediği gibi;

“ULUSLARI KURTARACAK OLANLAR YALNIZ VE ANCAK ÖĞRETMENLERDİR”

 

Hasan Ali Yücel’ler, İsmail Hakkı Tonguç’lar, Mustafa Necati’ler …

Bu sözün en güzel örnekleridir.

Kah kitlelere vatanseverlik aşılayarak,

Kah gerici zihniyetle savaşarak,

Kah en ücra köylere eğitim ışığı saçmak için çalışarak,

Büyük Türk Milletine yön vermişlerdir…

Öğretmen; öyle bir öğrenci yetiştirir ki 7 düvelle savaşır,

Çaresiz bir ulusa vatan hediye eder…

Öğretmenlik sadece bir iş ya da meslek değildir,

Özü insan, kaynağı sevgi, ilkesi bilimdir.

Mesela hiç bir öğretmen işe gidiyorum demez, okula yada derse gidiyordur.

“Öğrencilerim” derken gözleri parlar, heyecanlanır…

Öğretmenlik özeldir, eşsizdir, hayattır, nefestir, keşiftir, vatandır, yarındır…

“ÖĞRETMENLİK SONSUZLUKTUR…”

 

Mesleğini layıkıyla yapan tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun…

KARTALLAR YÜKSEK UÇAR

  Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’de görülen mahkemesinden bir fotoğraf karesi günlerdir sosyal medyada dolaşıyor… Fotoğrafta benim dikkatimi ç...