ALİM KOÇ: 33 yaşındaydı. 4 yıldır ataması
yapılmadığı için intihar etti.
MERVE ÇAVDAR: 2014 yılında mezun olan Merve Çavdar
depresyon haplarının tamamını içerek intihar etti.
İSA ERDOĞAN: Genç Sosyal Bilgiler Öğretmeni İsa
Erdoğan ataması yapılmadığı için sosyal medyada sevdiklerine bir mesaj
bırakarak yaşamına son verdi.
SÜLEYMAN AVCI: Ormanda odun işiyle uğraşıyordu. Kesilen
bir tomruğun kendisine çarpması sonucu yaşamını yitirdi.
İBRAHİM YEŞİLBAĞ: Coğrafya öğretmenliğini bitirmesine
rağmen atanmadığı ve çalışamadığı için yaşamına son verdi.
ÖMER SARIOĞLU: Ailesiyle birlikte yaşadığı evde
yalnız başınayken bahçeye çıkıp av tüfeğiyle kendini öldürdü.
DOĞUKAN ÖZYILMAZ: Ataması yapılmadığı için özel güvenlik
görevlisi oldu. 25 yaşında kendini asarak intihar etti
ESRA TEMUR: Evde bulunan tabanca ile başına bir
el ateş ederek yaşamına son verdi.
NERMİN GÜMÜŞ: Oturduğu apartmanın 4. katından
atlayarak intihar etti.
ŞENGÜL ÖZKAN: 2007 Şubat atamalarında atamasının
olmadığını öğrendiğinde, bunalıma girerek intihar etti.
YETER IRMAK: Ücretli öğretmenlik yaptığı okulun
karşı tarafında bulunan inşaattan atlayarak intihar etti.
ALİ KÜRKLÜ: 2010 yılında girdiği KPSS sonucunda
atanabilecek puanı aldı ancak sınavın iptal edilmesi ve ikinci sınavda
atanabilecek puanı alamaması nedeniyle bunalıma girip intihar etti.
CEYDA CANSU DENKER: Kendini 4. kattaki evlerinin
balkonundan boşluğa bıraktı.
FATMA ESEN ÇELİK: İngilizce Öğretmenlik mezunuydu. Beş
katlı bir apartmanın 5. katından atlayarak intihar etti.
HİLAL UZUNKAYA: Trabzon’da yaşadığı apartmanın 8’inci
katından atladı ve olay yerinde hayatını kaybetti.
SELMA KOŞAN: Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde,
ataması yapılmadığı için bir süredir vekil öğretmenlik yapıyordu. İntihar etti.
GAMZE FİLİZ ASLAN: Evinde av tüfeği ile yaşamına son
verdi.
ELİF İŞLER: Coğrafya öğretmenliği mezunuydu. Atanmayınca
intihar etti.
FİKRET ERCAN: 17.07.2010’da Bursa’da intihar etti.
HANDAN ÜLKER: Sözleşmeli öğretmen olarak çalışıyordu.
Görev yaptığı okulun tuvaletine kendini asarak intihar etti.
NURAY ÖZER: Atamasının yapılmaması dolayısıyla
amcasının evindeki av tüfeğiyle intihar etti.
MUHAMMET AYTEKİN ÇİFTÇİ: Babasının ruhsatlı tabancasıyla başına
ateş ederek intihar etti.
ŞAHİN DEMİR: Ataması yapılmaması sonucunda girdiği
bunalımın ardından kendini okul lojmanının tavanına asarak intihar etti.
ADEM SARIUSTA: İşsizlik yüzünden girdiği bunalımdan
çıkamayarak evinin beşinci katından atlayarak intihar etti.
HASAN SONGUR: Sosyal Bilgiler öğretmeniydi. Ücretli
öğretmenlik olmayınca plastik enjeksiyon fabrikasında çalışmaya başladı. 25.
mesai gününde vücudunun üst kısmı, makine içindeki preste sıkışarak iş cinayeti
sonucu hayatını kaybetti.
ÜMİT EKER: Soma Teknik ve Endüstri Meslek
Lisesi’nde 2 yıldır makine teknolojileri dersi vekil öğretmeniydi. İntihar
etti.
MUSTAFA KAYA: İngilizce öğretmeniydi. Ataması
olmadı. Evinde kendini tavana asmış olarak ölü bulundu.
Liste
uzar da uzar…
2002'de
70 bin olan atanamayan öğretmen sayısı, 2018 itibariyle 455 bine ulaşmıştı.
Gelin
bir de atananlara bakalım.
BÜLENT ARINÇ: Eski TBMM Başkanı, CB YİK Üyesi, 71
Yaşında
KÖKSAL TOPTAN: Eski TBMM Başkanı, CB YİK Üyesi, 76
Yaşında
CEMİL ÇİÇEK: Eski TBMM Başkanı, CB YİK Üyesi, 72
Yaşında
MEHMET ALİ ŞAHİN: Eski TBMM Başkanı, CB YİK Üyesi, 68
Yaşında
YILDIRIM AKBULUT: Eski TBMM Başkanı, CB YİK Üyesi, 83
Yaşında
Atananların
maaşları ilk toplantılarında 13 bin liradan 18 bin liraya yükseldi.
Maaşlarını
eleştirenlere;
“Şimdi
benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki, niye bir takım ‘edepsizler’ bunun üzerine yorum yapsınlar” dedi.
Edep; toplum töresine uygun davranma veya iyi ahlak,
incelik, terbiye olarak tanımlanır.
İnsanı utanılacak bir şey yapmaktan
koruyan yetidir.
Mahcubiyet,
güzel ahlak, ölçülülüktür.
Bir
de ‘edepsiz’ var.
Onun
da kelime anlamını söyleyeyim.
“Utanılacak işleri hiç
sıkılmadan yapan kişi” demektir.
‘Bozuk olunca maya; ne
ar tanır, ne haya’
der Mevlana.
Pırlanta
gibi gencecik beyinler işsiz, depresyonda, mutsuz gezerken
Belli
bir yaşa gelmiş kişilerin ‘edepli’ davranıp köşelerine çekilmesi,
Gençlere
fırsat verilmesi gerekmez mi?
Genç
fikirler, üreten gençler, taze beyinlere ihtiyacımız olduğu 2000 li yıllarda,
Hala
yaşı kemale ermiş kişilerden ilim ve fayda beklemek bu ülkeye reva mıdır?
Şimdi
soruyorum size;
Gençler
ölürken, çiçek gibi solarken, işsizlikten kırılırken,
Vicdanınız
sızlamadan, utanmadan, sıkılmadan,
Kendinize
bu atamaları, bu maaşları nasıl yakıştırabiliyorsunuz?
Edebiniz
bunu nasıl kabul ediyor?
Hadi
diyelim kabul etti.
Peki
bunu eleştirenlere “edepsiz” demeye hiç mi utanmıyorsunuz?
Bari
edebinizle susun da, en azından yaşınıza hürmet edelim.
‘’İlimden önce edep öğrenmek lazımdır. Edepsizin
ilminde hayır yoktur” diyen İmam-ı Malik nasıl da güzel söylemiş.
Ülkenin
ekonomik durumu bu haldeyken, işsizlik, yokluk, açlık dört bir yanda kol
gezerken,
Gencecik
insanlar atanamadığı, iş bulamadığı, geçinemediği için intihar ederken,
Hiç
utanıp sıkılmadan televizyon ekranlarına çıkıp, ülkede her şey yolundaymış
gibi,
Atamalarınız
ve maaşlarınızı sorgulayan halka ‘edepsiz’ demek edepsizliktir beyim…
Edep
Ya Hu, Edep!!!
“Oğul dedi, edep her türlü davanın üzerindedir.
Ve insan ancak dili kadar edeplidir.
Bilmediği kelimeler kadar edepli, bildiği kelimeler kadar
da edepsizdir.
İnsan olan her hesabı aşar da kendi sözcüklerinin
ağırlığı altında ezilir.”
Nazan BEKİROĞLU
