NESİN
“1934 yılında soyadı kanunu çıktı.
Herkes kendisine soyadını kendi seçtiği için,
İnsanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı.
Dünyanın en cimrileri ‘eli
açık’,
Dünyanın en korkakları ‘yürekli’,
Dünyanın en tembelleri ‘çalışkan’
gibi soy adları aldılar.
Her türlü yağmada hep sona kaldığım için,
Soyadı yağmasında da hep sona kaldım.
Bana ortada böbürleneceğim bir soyadı kalmadığından,
Kendime ‘Nesin’
soyadını aldım.
Herkes ‘Nesin’
diye çağırdıkça, ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”
Saygıyla andığım büyük üstad sevgili Aziz NESİN’in soyadı
hikayesi böyleydi işte…
En vurucu noktası ise son cümlesi,
“Herkes ‘Nesin’ diye
çağırdıkça, ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”
Peki sen NESİN?
Acaba aynaya bakıp bu soruyu soruyor mudur Boğaziçi
Üniversitesi’nin istenmeyen rektörü…
“Eyy Melih Bulu, sen nesin ki? Sen bu makamı hak edecek ne
yaptın ki”
Bu soruları sormuş mudur acaba kendisine?
Doktora tezinde intihal yaptığı kanıtlanmış bir rektör
gençlerimize ne verebilir?
Adının önündeki ünvanı bile çalıntı yollarla almış biri!
Melih Bulu’yu hep böyle hatırlayacağız…
Usulsüz bir şekilde atanmış olmasını geçtim,
Akademik yeterliliği de Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör
olmasına yetmiyor…
Diyelim ki her şeyi tam ama zaten kendisinde etik yetersizliği var,
İnsan hak etmediği bir makamda, istenmediğini bildiği halde,
Ülkeyi yangın yerine çevirmek pahasına oturmaya devam eder
mi?
Sadece Melih Bulu değil ki hak etmediği makama oturan…
Daha önce hayvanat bahçesi müdürü Mustafa Sancar’ın Tübitak’a
müdür yardımcısı olduğunu,
Milli güreşçi Hamza Yerlikaya’nın Vakıfbank Yönetim Kurulu
üyesi ve Cumhurbaşkanı danışmanı olduğunu,
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in Halkbank Yönetim Kurulu
üyeliğine atandığını,
İnşaat Mühendisi Erkan Kandemir'in Sağlık Bakanlığı Bakan
Yardımcılığı görevine getirildiğini,
Güreş hakemi, Su Ürünleri Hal Müdür Yardımcısı ve aynı
zamanda zabıtalık yapmış olan,
Şevket Demirkaya’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne atandığını,
Sivil Savunma Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı, Mahalli
İdareler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı,
Ulaştırma Bakanlığı Bakan Danışmanlığı görevlerinde bulunan
ve
PTT Genel Müdürü olan Osman Tural’ın Danıştay üyeliğine
atandığını,
Genelkurmay'da Muharebe Başçavuşu olarak görevini yürüten ve
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın devre arkadaşı olan Gülabi
Eryaman’ın ise
Kürtçe yayın yapan TRT 6'nın Haber Müdürlüğü'ne
getirildiğini,
Bankacılıkla uzaktan yakından alakası olmadığı halde,
Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun Vakıfbank Yönetim
Kurulu Başkanı olduğunu,
Eski Meclis Başkanvekili Sadık Yakut’un Yönetim Kurulu
Üyeliği’ne atandığını,
Eski İBB Başkanı Mevlüt Uysal’ın Halkbank Yönetim Kurulu
Üyeliği'ne seçildiğini,
Damat Berat Albayrak’ın hiçbir vasfı olmadığı halde Bakan
yapıldığını,
Sümeyye Erdoğan’ın Babasına danışman olarak atandığını,
Ve daha bir sürü liyakatsız atamayla ülke yönettiklerine
şahit olduk.
Melih Bulu’yu bu kadar protestoya maruz bırakan ise,
Dayatma ve Boğaziçi’nin teamüllerine ters düşmesidir.
Boğaziçi, ODTÜ gibi üniversitelerimiz belli duruşu olan
kurumlar.
Buralara tepeden inme atamalar yaparsanız, böyle bir
tepkiyle karşılaşmanız normal.
Oradaki gençler YKS de ilk 400-500 e giren zeki çocuklar,
Belki de ülkenin gelecekteki yüz akları hepsi.
Birkaç yıl sonra isimlerinden övgüyle bahsedeceğiniz
gençleriyerlerde sürüklediniz.
Evlerine gece baskınları düzenleyerek “terörist” damgası vurdunuz…
İnanın artık çok sıkıldık sizinle aynı görüşte olmayanlara
“terörist” yaftası yapıştırmanızdan.
Boğaziçi Direnişine destek verdikleri için bugüne dek 600’e
yakın genç gözaltına alındı,
20 küsur genç ev hapsinde,
8 tane genç tutuklandı…
Kadınları öldüren 293 erkekten sadece 66’sını tutuklayabilen
adalet mekanizması,
Haksızlığa direnen gençler üzerinde maşallah çok iyi
işlemiş.
Az kalsın ülkede eksikliği görülen hukuk ve iletişim
konularını,
Boğaziçi’ndeki zeki gençlerin çözebileceğini düşündüğünüz
için,
Gece yarısı kararnamesiyle Boğaziçi’ne bu fakülteleri
açtığınızı düşünecektim…
Meğer siz desteksiz rektörünüze destek yaratmak için
yapmışsınız.
Hay Allah nasıl da düşünemedik biz bunu?
Melih Bulu’nun bu yanlıştan kendi rızasıyla dönmesi kendisi
için çok önemli,
Çünkü bundan yıllar sonra Melih Bulu’nun torunları Google’da
dedelerinin isimini arattığında,
İsminin karşısında “intihal” kelimesi yerine, “kahraman”
kelimesini görmesi çok önemli…
Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi;
İki insan çeşidi vardır: Zaman geçtikçe hatalarıyla
yüzleşen, zaman geçtikçe yüzsüzleşen.
Zaman geçtikçe yüzsüzleşen olmamak için,
İnsanın aynaya bakıp kendisine sorması gereken en önemli
soru: “NESİN?”
